قُلْ إِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ.
“(Rasûlüm!) De ki eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, Ğafûr/son derece bağışlayıcıdır, Rahîm/rahmet edicidir.”
(Âl-i Imrân sûresi, 3/31.)
Allah Teâlâ’nın rızası, râzı olduğu zâtı izlemek, râzı olduğu tarzda hareket etmek ve râzı olduğu yolda yürümekle elde edilir.
Râzı olduğu zat, Hz. Peygamber (s.a.s.)’dir.
Râzı olduğu tarz Hz. Rasûlullah (s.a.s.)’ın sünnetidir.
Râzı olduğu yol ise sırât-ı müstakîm olan itikâdî ve amelî her konuyu içine alan İslâm’ın kemaliyle kendisinde gösterildiği yoldur.
Niçin Hz. Peygamber (s.a.s.)’i izlemek, sünnetine uymak gereklidir?
Önce Hz. Peygamber’i izlemeyi ve örnek almayı Allah Teâlâ emrettiği için, en doğru ve en isabetli, üstün sıfatlarla Allah tarafından donatıldığı için, ilâhî ta’lîm ve terbiyeden geçirildiği için, velâyetin nihayetine ulaştırıldıktan sonra peygamber olarak gönderildiği için izlemek gerekir.
Razı olduğu tarzın Rasûlullah’ın sünnetinin olması, en alt tabakadaki mü’mine de en yüksek seviyedeki mü’mine de örnekliğin bulunmasından dolayıdır.
Razı olduğu yolun sırat-ı müstakîm olması, itikâdî ve amelî her konuda ifratın ve tefritin bulunmadığı yol olmasından dolayıdır.
Amellerin kabul edilmesinin iki temel şartı kalpte niyetin Allah rızâsı olması ve amelin sünnete uymasıdır. Meselâ, akşam namazının farzını 4 kılarsan merdut olur, 3 kılarsan makbul olur. Çünkü 4 kılmakla Hz. Peygamber’den ayrılmış olursun, 3 kılarsan Hz. Peygamber’e uymuş olursun.
Hz. Peygamber’e uymak Allah’a uymak demektir. Zira âyet-i kerîmede Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Kim Rasûle itâat ederse muhakkak ki Allah’a itâat etmiş olur.”
(Nisâ sûresi, 4/80.)