1. Allah Teâlâ’yı, Hz. Peygamber’i ve Hz. Peygamber’in getirdiğini icmâlen/topluca tasdik eden,
2. Akîde, ibâdet, ahlâk ve muamelât konusunda inanması ve amel etmesi farz olanları bilip tasdik eden,
3. Bilip tasdik ettiği şeyler içindeki yasaklananlardan sakınan emredilenleri tatbik eden,
4. Dinin inceliklerini iman, ibadet, ahlak ve muâmelât olarak bilen ve takvaya dikkat ederek uygulayan.
Avama gereken, önce kendisini bu ölçüye göre tanımak, sonra da hangi derecede ise bir üst dereceye çıkmaya gayret etmek için ehlinden veya ehliyle birlikte ilim ve edebi kazanmaya çalışmaktır.
HAVASSIN DERECELERİ
1. Sahâbe’nin havassı,
2. Tâbiînin havassı,
3. Diğerlerinin havassı.
Hz. Peygamber’e nispetle Sahabe’nin de, Tâbiînin de müctehidlerinin hepsi avamdan sayılırlar. Çünkü gerçek ilim sahibi, kendisine vahiy gelen Hz. Peygamber (s.a.s.)’dir.
Allah Teâlâ’nın göstermesiyle gören yegâne zat sadece Hz. Peygamber Efendimizdi.
Müçtehidlerin görmeleri ise âyet ve hadislerden istinbât/hüküm çıkarma olarak ortaya koydukları zanlardır. Onların zannına Hz. Peygamber değer verdiği için zann-ı gâlip olarak ortaya koydukları ilim sayılmış ve uyulmaya da layık olmuştur.
Hz. Peygamber (s.a.s.), müçtehitler içtihatlarında isabet ederseler iki ecir/sevap, isabet edemezseler bir ecir alacaklarını müjdelemiştir.
(Buhârî, İ’tisâm, 21; Müslim, Akdıye, 15; Ebû Dâvûd, Akdıye, 3; İbn Mâce, Ahkâm, 3.)
Müctehidin ictihad yapması farzdır, hata ederim diye ictihaddan sakınması câiz olmaz. Müctehidin elinde deliller varsa kendisine gereken, o delilleri tahkîk ve tetkik ederek hükme ulaşmaya gayret etmektir. Hükme ulaşma imkânı varken başkasını taklid ederek hükme ulaşmayı terk etmesi câiz değildir. Müctehid, isâbet etse de edemese de sağlam niyeti ve gayreti sebebiyle yine sevap kazanır.
Yol doğru ve bu doğru yola ulaştıran deliller net ve belli olmasına rağmen müctehid, fazla gayret sarf etmezse böylece kusur kendisinden kaynaklandığı için sorumlu olur.
İctihad; itikâdî, hükmü kesin ve açık olan naslara dayanan hususlarda yapılmayıp ihtilaflı konularda yapılır.
Hz. Peygamber (s.a.s.)’e gösterilen vahiyle olduğu için kesindir. Velilere gösterilen ilhamlarda kesinlik olmadığı için ve din de Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflerle kemâle erdirilmiş olduğundan ilhamlar, helali ve haramı tespitte delil sayılmamıştır.
Bize gereken, velilere değil dinin havassını teşkil eden müçtehitlere ve müçtehidlerin kitaplarına âlimlerin denetiminde müracaat etmektir.