Tasavvufun Aslı:
“Tasavvufun aslı Kitap (Kur’ân-ı Kerîm) ve Sünnet’e (Hz. Peygamber’in sözleri, fiilleri ve takrirleri) dört elle sarılmak, heva, heves ve bid’atlara (Hz. Peygamber’in takip ettiği çizginin dışında bir yola) tabi olmamak, şeyhlere (ilim ve takvada Hz. Peygamber’i izleyen, ilim ve irfan sahibi olan ve asrın insaf sahibi âlimlerin ehildir dediği, hüsn-i zan ettikleri zatlar) hürmet etmeye büyük değer vermek, halk tabakasını (bilmediklerinden dolayı) mazur görmek (hakkı ve hakikati uygun dille ve şefkatle öğretmek), vird ve zikre devam etmek, ruhsat ve tevillere göre hareket etmeyi terk etmek.”
Nasrabâzî (ö. 367/976)
Allah Teâlâ’ya İtaatsizliğin Alâmetlerinden Bazısı:
“Ben Allah Teâlâ’ya karşı itaatsizlik ettiğimi, eşeğimin ve hizmetçimin huyundan ve bana itaatsizlik etmelerinden anlarım.” Fudayl b. Iyâz (ö. 187/803)
Sûfi Sözlerinin Üzerinde Durduğu Temel Şeyler:
“Bütün sûfî sözleri şu dört cümle etrafında döner durur:
1) Allah Teâlâ’yı sevmek,
2) (Ahirete engel olan) dünyanın azından bile nefret etmek,
3) Nâzil olan Kur’ân-ı Kerîm’e uymak,
4) Durum kötüye doğru değişecek diye endişelenmek.”
Zünnûn-ı Mısrî (ö. 245/859)
Tasavvufun Esas Manası:
“Tasavvuf üç mananın adıdır:
1) Sûfinin marifet nûru vera nurunu söndürmez (marifet nuru ile vera nuru birbiriyle örtüşür); irfanı arttıkça ameli fazlalaşır.
2) Kitap ve Sünnet’in zâhirine aykırı düşecek bâtınî bir ilimden dem vurmaz.
3) Kerâmetlere sahip oluşu, Allah Teâlâ’nın mahremiyet sırlarını ifşâ etmesine yol çmaz.”
Seriyy-i Sakatî (ö. 251/865)
Allah Teâlâ Katında Değerli Olmanın Sebeplerinden Bazıları:
“Rüyada Hz. Peygamber (s.a.s.)’i gördüm. Bana dedi ki: Ey Bişr biliyor musun, Allah Teâlâ seni neden emsaline üstün kıldı? Ben: Hayır, yâ Rasûlallah bilmiyorum, dedim. Şöyle buyurdu: Sünnetime tâbi oldun, sâlih insanlara hizmet ettin, din kardeşlerine nasîhatte bulundun, Ashâbımı ve Ehl-i Beytimi sevdin de ondan. Seni iyi kulların mertebesine ulaştıran işte bu hareketlerdir.”
Bişr b. Hâris Hâfî (ö. 227/841)
Halk Tarafından Bilinmeyi Arzu Etmenin Tehlikesi:
“Halkın kendisini tanımalarını arzu eden bir kimse âhiretin zevkini bulamaz.”
Bişr b. Hâris Hâfî (ö. 227/841)
Mürâkabe ve İhlâsın Önemi:
“Bir kimse bâtınını murâkabe ve ihlasla sağlamlaştırırsa Allah Teâlâ onun zâhirini mücâhede ve sünnete tâbi olma hali ile süsler.”
Hâris b. Esede’l-Muhâsibî (ö. 243/857)