Nasihatin Bazı Şartları:
• Müslümanların uğradığı musibetlere kalben üzülmek,
• Müslümanlara nasihat etmekte bıkıp usanmamak,
• İnsanlar gerçekleri bilmeseler ve hatırlatmayı hoş görmeseler bile onlara kurtuluş yollarını göstermek.
Bir âyet-i kerîmede Allah Teâlâ mü’minlerin birbirlerine dostluklarının gereği birbirlerine marufu emir münkeri nehyetmeleri olduğu belirtilmiştir:
“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir; marufu/iyiyi emreder münker/kötülükten alıkorlar; namaz kılarlar, zekât verirler, Allah'a ve peygamberine itaat ederler. İşte Allah bunlara rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hakîmdir.” (Tevbe 9/71.)
“Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, marufu/iyiliği emreden, münker/kötülükten alıkoyan, Allah'a inanan hayırlı bir ümmetsiniz. Kitap ehli inanmış olsalardı, kendileri için daha hayırlı olurdu; içlerinde inananlar olmakla beraber, çoğu yoldan çıkmıştır.” (Âl-i Imrân 3/110.)
"Marufun aslı iman, münkerin aslı şirktir. Bu ümmetin görevi bu âyete göre, imanı hâkim, şirki mahkûm kılmaktır.” (Serahsî, Mebsut, 10/2.)
“Sizden hayra çağıran, marufu emreden, münkeri yasaklayan bir topluluk bulunsun! İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Âl-i Imrân 3/104.)
Bu ümmetin iki aslî görevi vardır; biri İslâm’ı Müslümanlara tatbik, diğeri İslâm’ı Müslüman olmayanlara tebliğdir.
Nasihat hakkında Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Ben size nasihat ediyorum (sizin iyiliğinizi istiyorum.)” (A’râf 7/62.)
“Size nasihat ediyorum” demek, size olgunluk ve kemâl yolunu gösteriyorum, iyiliğinizi ve hayrınızı arzu ediyorum, samimiyetle kurtuluşunuzu istiyorum demektir.
“Ben sizin için emin bir nasihatçiyim.” (A’râf 7/68.)
Bu âyet-i kerîme, nasihat edecek kişinin, ilmine ve şahsiyetine güvenilir kimse olmasını belirtmektedir.