“Doğrusu Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever. “(Saf-61) [061.004]
Gün geçmiyor ki bir İslam Coğrafyasında bir Müslüman vurulup ta toprağa düşmesin. Gün geçmiyor ki bir masum yavru yetim ve ya öksüz kalmasın. Gün geçmiyor ki anneler ve babalar evlatlarını toprağa vermesin… İslam topraklarının her tarafı adeta istisnasız kan gölü, gidenlerin hepsi can, her gün insan katlediliyor. Ne adına; sadece ve sadece kuru bir ikbal ve doymak bilmeyen kapitalist ve ırkçı emperyalistlerin egosunu tatmin etmek uğruna. Bu gerçeklerden yola çıkaraktan Müslümanların akıllarını başlarına devşirmeleri ve yaratılış gayelerine uygun hareket etmeleri için âcizane tavsiyelerde bulunacağım.
Bugün bu satırlardan sizin duygularınıza hitap edecek hamasi cümleler kurmayacağım. Sizin göz pınarlarınıza hedef alan cümleler kullanmayacağım. Size nutuk atmayacak, beylik cümleler kullanmayacağım. Geçmişiyle övünen mehter marşlarının eşliğinde kendi ruhunu ve egosunu tatmin etmeye çalışan beceriksiz, tembel ve sahtekârlar gibide yapmayacağım.
Bugün utanma günüdür, bugün takkesini önüne alıp “biz nerede hata yaptık?” “biz nerede yanlış yaptık?” “bizler nasıl bir günah işledikte bu zulümlere, bu aşağılıkça bir duruma duçar olduk?” ve “FE EYNE TEZHEBUN” ayetinin bize sorduğu sorunun cevabı olarak “gittiğimiz yanlış yoldan nasıl döneriz?” sorularını cevaplayıp biran evvel eyleme geçip bunun gereği olarak da birlik ve beraberce hareket etme günüdür. Yukarıda saydığım halleri yaşamayanlar zaten bir şey yapmalarına gerek yok, otursunlar ve hallerine ağlasınlar. (Müslümanların değil kendi hallerine ağlasınlar)
“Birbirinize buğz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun.” Buhârî, Edeb, 57, 58
Bundan yaklaşık bir asır evvel Hilafet kaldırıldığından beri başsız ve sahipsiz kalan Müslümanlar kendi öz vatanlarında parya hayatı yaşamakta emperyalist devletlerin şamar oğlanı durumuna düşmüşlerdir. Küresel emperyalist sistem sömürmek istedikleri devletlerin içinde satın aldıkları uşakları vasıtasıyla, o topraklarda kardeşi kardeşe kırdırmak suretiyle bozgunculuk çıkarıp ardından da demokrasi havariliğine soyunup o toprakları kendi kolonileri haline getirmişlerdir.
Bu durum maalesef çok az bir Müslüman hariç hiç kimsenin umurunda değildir. Herkes kendi keyf-i âleminde her kes kendi geçim derdindedir. Bu insanların kimisi kahvehanelerde hükümet kurup hükümet yıkmakta kimisi ise bu hafta ki futbol maçlarının hararetli bir şekilde kritiğini yapmaktadırlar. Diğer bir kısım ise namaza on dakika önceden gidip caminin en ön safında namaza durarak çok sevap kazanmak isteyen ancak parasını faizci emperyalistlerin bankalarında saklayan cahil cühela Müslümanlardır. Onlara “İslam dünyası” İslam Birliği” “Zulme karşı direniş” “Siyasi örgütlenme” “Birlik ve beraberlik” “Gerektiği yerde Allah için şehit olmayı göz alma” deseniz size verecekleri cevap suratlarını buruşturup “ben bilmem ben namazımı kılar gerisine karışmam, ben siyasetten anlamam” olacaktır. Kimileri ise; atıp tutup mangalda kül bırakmayıp icraata geçildiğinde arkanıza baktığınız anda bir tek kişiyi bile bulamayacağınız insanlardır.
Kimileri de kendilerini güzel işler yaptıklarını zannedip “benim hocam daha mübarek, daha büyük âlimdir vs.” gibi saçma sapan iddialaşmalara girer, kimisi de güya cihat etiğini söyleyerek diğer bütün gurupları tekfir eder. Oysa herkes yüzünü çevirse Kur’an’a baksa mesele kalmayacak nefislerinden ilga olup aynı yöne saf durup birlik ve beraberlik içinde olacaklardır. Zaten bu yukarıda saydığım hususlardan mütevellittir ki Müslümanlar zulüm görmekte, toprakları işgal edilmektedir.
Müslümanlar nasıl birlik ve beraberlik içinde olacaklarını bilmedikleri gibi birlik içinde olanlar ise nasıl organizeli hareket edeceklerini bilmemektedirler. Allahın kendilerine nimet verdiği, mal mülk verdiği Müslümanlar ise ellerindeki bu nimeti nasıl kullanacaklarından maalesef gafildirler. Müslümanlardan her biri maalesef bir yol tutturmuş gidiyor. Her giden benim yolum hak yoludur senin ki batıl diyor. Müslümanlar içlerine düştükleri bu sefil, bu enaniyetçi, bu sünnete uymayan, kendi sıfatını inkâr eden durumdan ne zaman ve nasıl kurtulur Allah bilir. Müslümanların bu sefil hayat tarzından ne zaman kurtulacaklarını bilmem ama nasıl kurtulacaklarına dair âcizane birkaç önerim olacaktır.
Müslümanları alçakça bir yaşam tarzından kurtaracak tek yol günde 5 vakit namazda okuduklarına ve Âlem-i Ervahta verdikleri söze sadık kalmaları olacaktır.
Peki, nedir onlar?
-Ruhlar yaratıldığında Cenab-ı Rabbul Âleminin “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sorduğunda Hepimizin “evet sen bizim Rabbimizsin” sözünün ne anlam ifade ettiğini anlayıp ona göre yaşamaktır. Kısaca “bizi yaratan, doyurup ve besleyen, bizi idare eden, yöneten ve bizim yalnızca sahibimiz sensin” demektir.
-Her gün namazda beş vakit söylediğimiz “ancak sana ibadet eder senden yardım dileriz” sözüne sadık kalıp zalimlere meyletmeden yalnızca Hakk’a sığınıp ondan yardım beklemeliyiz.
-Her namazda zaman zaman okuduğumuz “Allah sabredenlerle beraberdir” ayetinin gereği olarak başımıza gelenlere sabretmeliyiz.
- “(İnsanları) Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et. Onlarla mücadeleni en güzel (tarıyk) hangisi ise onunla yap. Şüphesiz ki Rabbin, O, yolundan sapan kimseyi en çok bilendir. O, hidayete ermişler de en iyi bilendir.” Ayetinin gereğince mücadele edilmesi gerekenlerle en güzel şekilde mücadele edilmelidir.
-Yazımın en başında yazmış olduğum ayet-i kerimenin gereğince zamanın şartlarına uygun olarak, düşmanlarımız bizimle hangi vasıtaları kullanarak yok etmek istiyorlarsa bizde o vasıtalarla onlara karşı mücadele vermeliyiz. Onlar birlik içinde o zaman bizde İslam Birliğini kurmalıyız, onların NATO’SU varsa bizde kendi NATOMUZU kurmalıyız. Onların Medya gücü varsa o zaman bizde elimizde ki medya gücümüzü yeniden revize edip kuvvetlendirmeliyiz.
-Yine o ayetin gereğince tefrikaya düşmeden farklılıklarımızı ön plana çıkartmadan ortak paydalarda buluşup küfre karşı yek parça olup mücadele etmeliyiz.
-Küfür birliğine entegrasyon çalışmalarını derhal durdurup (AB, BOP, BİP) Batıyla entegrasyon için kurulan başta bakanlıklar ve tüm kurum kuruluşlar fesh edilmeli ve yüzümüzü halka ve hakk’a dönmeliyiz.
YANİ KISACASI DERHAL İSLAM BİRLİĞİNİ KURMALIYIZ.
Bu saydığımız hususlar hayata geçmediği müddetçe bizler Müslümanlar daha çok mitingler ve yürüyüşler düzenleyip birçok hamasi konuşmalar yapıp birçok hamasi sloganlar atarız. Ve böylece sadece ve sadece kendi egomuzu tatmin etmiş oluruz. Ve bu rezil, sefih ve aşağılıkça durumdan asla kurtulamayız.