8. Birliğin en önemli bileşeni hedefte ve anlayışta birlikten sonra tevazu ehli olmak ve yegâne adam olduğumuz zannına kapılmaktan sakınmaktır.
Tevazu, uyum ve ülfeti, kaynaşmayı ve zamanla dayanışmayı da sağlar. Kibirli olan, kişinin babası da olsa sevilmez. Sevilmeyenlerle birlik olunmaz ki dayanışma olsun.
“Tevâzu, Cenab-ı Hakk’ın büyüklüğünü ve kendi küçüklüğünü anlamak ve idrak etmek esası üzerinde gelişen, fikre ve vicdana dayalı bir histir. Büyüklenmenin zıddı olup şeref ve yükselmenin merdivenidir.”
(Rıfat, Ahmed, Tasvîr-i Ahlâk, s. 340.)
Allah Teâlâ, tevazulu insanı yükseltir, kibirli insanı ise alçaltır. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Bir kimse Allah için tevâzu gösterirse Allah onu ancak yükseltir.”
(Müslim, Birr, 69; Tirmizî, Birr, 82; Dârimî, Zekât, 34; Muvatta, Sadaka, 12.)
Yine bu manada Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Kim Allah için bir derece mütevâzı olursa Allah onu tevazusuna karşılık bir derece yükseltir. Kim de Allah (rızası) hilafına kibirlenirse Allah onu kibirlenmesine karşılık bir derece alçaltır, ta onu aşağıların en aşağısına kılar.”
(İbn Mâce, Zühd, 16; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 76.
“Tevazu, ister cahilden, ister çocuktan olsun, hakkı duyduğun vakit, ona boyun büküp onu kabul etmendir.”
Fudayl b. Iyaz
“Büyüklük küçüklüktür; küçüklük büyüklüktür.”
Said-i Nursî
“Tevazu yokluğu, idrak yokluğudur.”
Benjamin Franklin
“İnsan için en büyük kuvvet, kendisini olduğu gibi görebilmektir.”
Cenap Şehabeddin
“Eğer, herkes soğukkanlılığını kaybedip seni suçladığı zaman, sen soğukkanlılığını koruyabilirsen;
Eğer, herkes senden şüphelendiği halde, onların bu şüphesini müsamaha ile karşılayabilirsen;
Eğer, bekleyebilir ve beklemekten yorulmazsan;
Yahut iftiraya uğrar da, iftira ile mukabelede bulunmazsan;
Ve aynı zamanda hem çok uysal olmayıp hem de bilmiş bir tavırla konuşmazsan;
Eğer, düşünebildiğin halde düşüncelerinin kölesi olmazsan;
Eğer, felaket ve saadetle yüzleşebilir ve bu iki sahtekârı aynı surette karşılayabilirsen;
Eğer, hayatını vakfettiğin şeylerin yıkılışını seyredebilir ve eğilip kırık aletlerle onu tekrar kurabilirsen;
Eğer, iş işten geçtikten sonra kalbini, sinirlerini ve vücudunu tekrar tam faaliyetle seferber edebilip gayene ulaşmaya çalışabilirsen;
Ve sana “dayan” diyen iradenden başka hiçbir şeyin kalmadığı zaman dişini sıkmasını bilirsen;
Eğer, halk tabakasıyla konuştuğun halde, faziletlerini koruyabilirsen;
Yahut krallarla dolaştığın halde, gururlanıp benliğinden kaybetmezsen;
Eğer, dostlarının da düşmanlarının da sözleri seni incitmezse;
Eğer, herkesi sayabilir, fakat kimseye fazla bağlanmamayı bilirsen;
Eğer, her dakikanın altmış saniyesini doldurabilirsen;
O zaman artık adam olduğunu düşünebilirsin oğlum!”
Rudyard Kipling