1. Önce yapmamız gerenleri yapmaya niyet etmek
2. Yapmamız gerenleri bilmek
3. Yapmaya azmetmek
4. Allah’a tevekkül etmek
5. Neticeyi beklemek
1. Önce yapmamız gerenleri yapmaya niyet etmek
Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır.”
(Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1, Îmân, 41, Nikâh, 5, Menâkıbu’l-ensâr, 45, İtk, 6, Eymân, 23, Hiyel, 1; Müslim, İmâret, 155; Ebû Dâvûd, Talâk, 11; Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd, 16; Nesâî, Tahâret, 60; Talâk, 24, Eymân, 19; İbni Mâce, Zühd, 26.)
Niyetteki kıymet ve sevap oranı, niyetindeki ihlas oranına göredir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Allah Teâlâ sizin yüzlerinize ve mallarınıza değil, kalplerinize ve amellerinize bakar”
(Müslim, Birr, 34.)
Allah Teâlâ, kalpteki ihlasa ve ihlasın oranına baktığı gibi, amellerin de Sünnete uyup uymadığına bakıyor. Zira niyet ve niyetteki ihlas, mü’mini münafıktan ayıran ölçüttür. Mü’mini bidatçıdan ayıran da Sünnettir.
Allah’ın yardımı da ihlas oranına göredir. Kalpteki ihlas az olursa Allah'ın yardımı az, çok olursa yardımı da çok olur.
Biz mü’min insan olarak konumumuzun farkına varmalıyız, niyetimiz de üstün olmalıdır. Zira mü’min dünyadan da cennetten de daha kıymetlidir. Niyetimizin de dünyadan ve cennetten daha üstün olması gerekir. Bizim için en üstün ve en değerli olan, Allah Teâlâ ve rızasıdır.
Gaye, Allah’ın rızası olunca; razı olduğu yolda olmak, razı olduğu zatı izlemek, razı olduğu tarzı işlemek gerekir.
Razı olduğu yol; itikadda, ibadette, ahlakta ve ahkâmda ifratın ve tefritin ortası sırat-ı müstakîm olan İslâm’dır.
Razı olduğu zat; Allah’ın özel yetiştirdiği, öğretip eğittiği, vahiyle donattığı Hz. Muhammed (s.a.s.)’dir.
Razı olduğu tarz ise Rasûlullah’ın (s.a.s.) sünnetidir.
2. Yapmamız gerenleri bilmek
İslam’da ilk farz imandır. Farzdan önce farz da ilimdir. Bize muhakkak gerekli olan ise iman, ibadet, ahlak ve ahkâm itibariyle lazım olan bilgileri bilmektir.
Herhangi bir konuda yapmak istediğimize de niyet etmemiz, niyetten sonra hemen niyet ettiğimiz şeyi bilmemiz gerekir.
Yapmamız gerekeni bildikten sonra plan ve program yapmalıdır.
Plan yapılırken insan, zaman ve imkân gözetilmeli; ideal unutulmamalı, realite de inkâr edilmemelidir.
3. Yapmaya azmetmek
İdeal edindiğimiz şeye ulaşmak için şu merhaleler gözetilmelidir:
İlim → Tefekkür → Tasavvur → Kasd/İnabe → Azim → İrade → Fiil.
Azimden önce fayda-zarar yönleri bilinmelidir. Çok yönlü bilgi, meseleye çok yönlü bakmayı sağlar, tefekkürü de kolaylaştırır.
Tasavvuru bugün fizibilite raporlarını çıkarmak diye de söyleyebiliriz.
Kasd veya inabe; işi yapmaya veya yapmamaya yönelmektir.
Azim, irade ile fiile dönüşmeyi sağlayan en önemli sebeptir.
4. Allah’a tevekkül etmek
Mü’min bütün sebeplere sarılır ama sebeplere takılıp kalmaz, sebepleri yaratan Allah’a güvenip dayanır. İşte bundan dolayı Allah Teâlâ, Hz. Peygamber’e (s.a.s.) hitaben şöyle buyurmuştur:
“İş hususunda onlarla istişare et! (İlim, tefekkür, tasavvur, kasd/inabeden sonra) azmedince de (aklına, kuvvetine, orduna değil) Allah’a tevekkül et (güvenip dayan). Çünkü Allah, kendisine tevekkül eden (güvenip dayanan) kimseleri sever.”
(Âl-i Imrân 3/159)
5. Neticeyi beklemek
Bize gereken, her şeyi bilip yaptıktan sonra Allah’a tevekkül edip neticenin hayır olması için Allah’a dua etmektir. Netice arzu edilen çıkmazsa, hatayı aramak gerekir; planlamada mı, insanda mı, imkânsızlıktan mı diye araştırmak gerekir.
Bu durumda önce problemi hissetmek, teşhis etmek, çözüm reçetesi çıkarmak, planlamak, sonra uygulamak ve uygulamayı denetlemek gerekir.