a) İtikâdî kurtuluş,
b) Ahlâkî kurtuluş,
c) İktisâdî kurtuluş,
d) Siyâsî kurtuluş,
e) Rûhî kurtuluş,
f) Sosyal kurtuluş.
İnsanın, hem maddesi hem manası ile birlikte ele alınması gerekir. Çünkü insan hem maddesi hem manası; hem cismi hem ruhu olan ve değer verilen kıymetli bir varlıktır.
İnsanı en iyi bilen ve en iyi tanıtan, elbette onu yaratandır.
İnsanın dünya ve âhiret mutluluğu için en doğru ve en isabetli reçeteyi ortaya koyan Allah Teâlâ’dır.
Allah Teâlâ, insan için Kur'ân-ı Kerîm’de ve öğretip eğittiği ve her sahada üstün kıldığı Hz. Peygamber (s.a.s.)’in sözlerinde ve fillerinde hem insanı tanıtmış hem de insan için dünya ve âhiret mutluluğu için kurtuluş yollarını göstermiştir.
Önce itikadî, ahlâkî ve rûhî sonra iktisâdî, siyâsî ve sosyal kurtuluşla ilgili olarak Allah Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm’de ne buyurmuş, Hz. Peygamber (s.a.s.) hadîs-i şerîflerde ne buyurmuş bakmak gerekir.
A) İTİKÂDÎ KURTULUŞ
İnsanın bedeni su, hava ve gıdalarla ayakta kaldığı gibi, insanın kalbi de iman, zikir, fikir, sâlih ameller ve sâlihlerle birlikteliklerle huzur bulur.
İşte hadîs-i şerîf:
“Lâ ilâhe illallâh deyiniz ki kurtulasınız” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 492, IV, 63, 341.)
Yani Allah’tan başka, hükümlerle ilgili emreden-nehyeden, helal eden-haram eden, hüküm koyan yoktur deyin; Allah’tan başka ibadet edilecek hakîkî ma’bûd yok deyin ve bütün kalbî hayatınızı, bedenî hayatınızı, beşerî münasebetlerinizi bu imana göre düzenleyin ki hem bu dünyada hem de esas ve ebedî hayat olan âhirette kurtulasınız demektir.
Başka bir hadîs-i şerifte şöyle buyurmuştur:
“Müslüman (olup teslim) olan, yeterli rızık verilen ve Allah’ın verdiğine kanaat eden kurtulmuştur” (Müslim, Zekât, 125; Tirmizî, Zühd, 35.)
Müslüman, Allah’a iman ederek, imanın gereğine göre amel ederek teslim olan; Allah’ı rab, İslâm’ı din ve Hz. Muhammed (s.a.s.)’i rasûl ve nebi olarak kabul edip razı olan kimse demektir.
Başka bir hadiste de: “İslam ol, kurtul” buyurmuştur. (Buhârî, Bed’u’l-Vahy, 2, Cihâd, 102, Cizye, 6, İkrâh, 2, İ’tisâm18; Müslim, Cihâd, 74.)
Üç rızık:
- İslam, kalbin rızkı;
- Yeterli rızık, bedenin rızkı;
- Kanaat ise gönlün rızkıdır.
İşte bu üç rızka sahip olan kişi dünya ve âhiret mutlu olur ve kurtulur.
İtikâdî kurtuluş, imanladır. Ancak imanın iman olabilmesi için, tövbe etmesi yani küfür ve şirkten dönmesi gerekir.
Gerçek kurtuluş, tövbeden sonra iman, imanın gereği olan sâlih amel iledir. İşte bunu ortaya koyan delil de şu âyet-i kerîmedir:
“Kim tövbe edip imana gelir ve sâlih amel işlerse, onun kurtuluşa erenlerden olması umulur.” (Kasas sûresi 28/67)
Tövbe edip iman eden ve sâlih amel işleyenler, Allah’ın razı olduğu ve Allah’tan da razı olan kimselerdir. İşte bunlar da Allah taraftarı olan, dünya ve âhiret kurtulan, muratlarına erenlerdir. İşte bu durumu bildiren âyet-i kerîme de şudur:
“Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bunlar Allah’ın Hizbi (taraftar ve askeri)dir. Dikkat edin muhakkak ki Allah’ın Hizbi, kurtulanlardır.” (Mücâdele sûresi 58/22)
Allah’ın Hizbi olanlar, sâlihler topluluğudurlar. Sâlihlerin bulunduğu ortam da mutluluk ortamıdır ki kim onlarla bulunursa onlar da mutlu ve huzurlu olurlar. Çünkü güzel ahlak ve iyilik, bulaşıcı olup iyilerden bulaşır.