Siyâsî kurtuluş, hakkı ve hakikati, adaleti, marufu yani iyi olanı hâkim kılmak; haksızlığı, bâtılı, zulmü ve münkeri yani kötü olanı mahkûm kılmaya çalışmakla gerçekleşir.
İslam’da bunun adı cihaddır. Cihad, gayret etmektir. Yanlışı mahkûm, doğruyu hâkim kılma gayretidir.
Kalbin cihadı, küfrü ve şirki reddedip İslam’ı tasdik etmek; dilin cihadı, batılın iptaline, hakkın ispatına ve tespitine gayret etmek; bedenin cihadı, hakkın, anlaşılması ve yaşanılmasının önündeki engeli ortadan kaldırma gayretidir.
Bu ümmete verilen görev işte budur. Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. Ma’rûfu/iyiliği emreder, münkeri/kötülüğü meneder ve Allah’a inanırsınız.” (Âl-i Imrân sûresi 3/110)
Serahsî, "Ma’rûfun aslı iman, münkerin aslı şirktir. Bu ümmet bu âyete göre imanı hâkim, şirki mahkûm kılmakla görevlidir" der. (Serahsî, el-Mebsût, X, 1-2.)
Allah Teâlâ, başka bir âyette şöyle buyurmuştur:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na (manen yaklaşmaya) vesile arayın ve yolunda cihad ediniz ki kurtulasınız.” (Mâide sûresi 5/35)
Kur'ân-ı Kerîm, dilin cihadına büyük cihad demiştir.
İnsanların hidayetine sebep olmak, elbette ölümüne sebep olmaktan daha önemlidir. Çünkü İslam, şirk ve küfürle ölü kalplerin iman ve islamla dirilmesi için gönderilmiş ilâhî mesajlardır. İşte bu manada Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Kâfirlere itaat etme ve onlara karşı onunla (Kur’ân’la) büyük cihadla cihad et!” (Furkân sûresi 25/52)
Müslümanlar bir yere hâkim olunca şu dört şeye dikkat etmekle emredilmişlerdir:
“O kimselere Biz yeryüzünde bir iktidar imkânı verirsek, onlar namazlarını dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, ma’rûfu emrederler, münkeri menederler. İşlerin sonucu Allah’ındır.” (Hacc sûresi 22/41)
Siyaset, idare etmek ve yönetmek demektir. İdare edilen toplumda adalet varsa, zulüm engelleniyorsa, her hak sahibi hakkını alıyorsa, devlet garson devlet yani hizmet eden devletse, millet de Allah’ı ve Rasûlünü öğretim ve eğitimle tanıyor ve itaat ediyorsa siyasi kurtuluş gerçekleşmiş demektir. İşte bunu şu iki âyette görmekteyiz:
“Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Rasûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak "işittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. Her kim Allah'a ve Rasûlüne itaat eder, Allah'a saygı duyar ve O'ndan sakınırsa, işte asıl bunlar mutluluğa erenlerdir.” (Nûr sûresi 24/51-52)