Haberin Kapısı
2022-05-22 15:17:56

DÜŞMANLARIMIZ KİMLERDİR?

İbrahim Cücük

22 Mayıs 2022, 15:17

Düşmanlarımız, nefs-i emmâremiz, şeytanlar, şeytanların yardımcıları ve şeytana yardım edenler, Allah’a ve Rasûlüne harp açanlar, kâfir olan münafıklar, zâlimler, kâfirler.

Belki en büyük düşmanımız, kötülüğü emreden nefsimizdir. Çünkü nefs-i emmâremiz, şeytanın işini kolaylaştıran, dışarıdaki düşmanın içerideki ajanı gibidir. İşte bunu bildiren hadîs-i şerîf:

“Senin düşmanlarının en azılısı iki yanın arasındaki nefs(-i emmâre)ndir.”

(Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ ve Müzîlü’l-Elbâs, I, 143. Beyhakî zayıf bir isnadla rivayet etmiştir.)

Nefsin kötülüğü emrettiği muhakkaktır. Fakat nefsini Allah’ın terbiyeye muvaffak kıldığı, merhamet ettiği nefis müstesnadır. Bunu belirten âyet-i kerîme şudur:

“Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis şiddetle kötülüğü emreder. Ancak Rabbimin merhamet ettiği müstesnadır. Muhakkak ki, Rabbim bağışlayıcı ve merhametlidir.”

(Yûnus sûresi, 12/53)

Kötülüğü emreden nefis, nefs-i emmare; Allah’ın merhamet ettiği nefis, nefs-i mutmainnedir.

İkinci büyük düşmanımız, şeytanımız ve diğer şeytanlardır. Bunun böyle olduğunu bildiren deliller:

“Muhakkak şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.”

(Yûsuf sûresi, 12/5; İsrâ sûresi, 17/53)

Bu âyet-i kerîme, bütün insanlığın düşmanı olduğunu belirtmektedir. Ayrıca şeytan, ilk olarak Hz. Âdem aleyhisselâm’a peygamberlik verilmeden önce ve Havva annemize düşmanlık etmiştir. Şu âyette de apaçık saptırıcı olduğu bildirilmiştir:

“Muhakkak o (şeytan), saptırıcı, apaçık bir düşmandır.”

(Kasas sûresi, 28/15)

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), bizim şeytandan ve melekten arkadaşımız olduğunu haber vermiştir:

“Sizden hiçbir kimse yoktur ki, kendisine cinlerden bir arkadaşı vekil kılınmamış olsun.” Ashab:

-Ya sana yâ Rasûlallah? dediler. Rasûlullah da şöyle buyurdu:

“Bana da şu kadar var ki Allah ona karşı bana yardım etti de o Müslüman oldu. Artık bana hayırdan başka bir şey emretmiyor.”

(Müslim, Münâfikîn, 69.)

Diğer bir hadîs-i şerîfte de şöyle buyurmuştur:

“Kendisine cinlerden bir arkadaşı, meleklerden de bir arkadaşı vekil kılınmıştır.”

(Müslim, Münâfikîn, 69.)

İnsan, sâlih amelle meleğe yakın olursa meleğin ilhamını görür; şeytana günahlarla yakın olursa şeytanın iğvasını, saptırmasını görür. Şeytanın daima bizimle beraber olduğunun bildirilmesi, imkân nispetinde ondan korunalım diyedir.

Allah ve Rasûlü ile harp edenler, Allah ve Rasûlünün haram ettiğini haram, helal ettiğini helal kabul etmeyen; Allah’tan başka hüküm koyucu olduğunu kabul eden; Allah ve Rasûlünün sınırını tanımayıp onlara düşmanlık eden, Allah ve Rasûlünün belirlediği hükümleri reddedip başka hükümler koyan veya o hükümleri benimseyen herkestir.

Bu hükme öncelikle Ateistler, Hrıstiyan ve Yahudiler girmektedirler. Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Allah'a ve Rasûlüne karşı gelen (onların koyduğu sınırlardan başka sınırlar koymağa kalkan)lar kendilerinden öncekilerin tepelendikleri gibi tepeleneceklerdir! Biz açık açık âyetler indirdik. Kâfirler için küçük düşürücü bir azâb vardır.”

(Mücâdele sûresi, 58/5)

“Allah'a ve âhiret gününe inanan bir milletin babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Rasûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin.”

(Mücâdele sûresi, 58/22)

Allah’ın düşmanları bizim de düşmanlarımızdır. Kâfirler Allah’ın düşmanıdırlar, bizim de düşmanımızdır. Bunu net ifade eden âyet de şudur:

“Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır.”

(Nisâ sûresi, 4/101)

Düşmanlarımız içerisinde en çok zarar gördüğümüz, içleri kâfirlerden ve düşmanlardan yana, dışları müslüman görünen kâfir münafıklardır. Hem Asr-ı Saadet’de hem sonraki devirlerde ve şimdi de en çok münafıklardan zarar görülmektedir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.