c) Yoldaki prensiplere dikkat etmek
Prensiplerde isabetlilik oranı, bilgiye hidayete ve hikmet seviyesine göredir.
Bilgi; hakkı-bâtılı, hayrı-şerri, iyiyi-kötüyü, faydayı-zararı bilmektir.
Allah Teâlâ, kişinin göğsünü İslam’a açıp kalbine nur koyması neticesinde kalpte hidayet yaratınca, mümin hidayet sayesinde, hakkı alıp batılı reddeder, hayrı alıp şerri reddeder, iyiyi alıp kötüyü reddeder, faydayı alıp zararı reddeder. İşte böylece hidayete yönelten bilgiden maksat hâsıl olmuş demektir.
Hikmet ise bir şeyi yerli yerine koymak, öndekini sona koymamak, sondakini öne almamak, şimdi söylenmemesi gerekiyorsa söylememek, şimdi başlanması gerekiyorsa başlamaktır, başlanmaması gerekiyorsa başlamamaktır.
En büyük hikmet, Allah’ın vahiyle bildirdiği ilimdir. Bu ilmin gereğiyle amel edene hikmet ehli manasında hakîm denir. Amel etmeyen hükmen cahil sayıldığından dolayı o kişiye hakîm denmez.
Hidayet ve hikmet, Allah Teâlâ’nın fazlıyla, kulun sâlih ameli ve takvasıyla elde edilmektedir.
Başarılı kurumlarda sistem, %70; prensipler, %20; liderlik, %10dur.
Lider, sistemi kurar, prensipleri belirler ve sistemin işlerliğini prensiplerle sağlar.
Prensipler, ilmî, denenmiş ve genel kabul görmüş küllî kâideler ve gerçeklerdir.
Prensipler herkes tarafından bilinir ve prensiplere uyulması istenir. Aksi halde sistem tıkanır ve fayda kaçınılmaz olarak yerini zarara bırakır.
Prensiplerin değişmesi gerekli olunca değiştiği herkese duyurulur.
Kethüdazâde Mehmed Ârif Efendi talebelerine şu 3 şeyi öğütlerdi:
1) Düşünceler daima saygıdeğer hakikatlerden zerrelerdir, hiçbir düşünceyi toptan reddetmeyeceksiniz.
2) Hiçbir varlığın ve fikrin sadece kendinizde olduğunu iddia etmeyeceksiniz.
3) Yerlerine daha tatmin edicisini ve faydalısını yerleştirinceye kadar kurulmuş, yerleşmiş hiçbir âdet ve geleneği bozmaya ve yıkmaya çalışmayacaksınız.