Haberin Kapısı
2021-07-14 10:50:18

Hatalarımızı Görmek ve Kabullenmek

İbrahim Cücük

14 Temmuz 2021, 10:50

Başkaları söylemeden hatamızı görmek ve kendimizi ayıbımız sebebiyle kınamak bir seviye işi, başkaları hatamızı söyleyince nefsimize ağır gelmesine rağmen kabullenmemiz de bir üst seviyedir.

“Sen kendini kınayabilirsen, başkaları seni ayıplayamaz.”

Sadi-i Şirazî (rh.a.)

Hatamızı giderip yerine doğruyu koymak daha da bir üst seviyedir. Çünkü böyle yapmak nefsimizi yenmek demektir. Ancak riyanın karışmaması önemlidir. Zira riya da nefsin arzusudur, gizli şirktir ve erdemliliğe terstir.

İnsanın, hata edebileceğini kabullenmesi, yanlışlarını söyleyene teşekkür etmesi ve hatta eleştiren kimseyi öven kimseye tercih etmesi gerekir.

“Uşağım bile olsa, yanlışlarımı düzelten efendim olur.”

Goethe

“Yanında eleştirici bir dost varsa, insan çok daha çabuk ilerler.”

Goethe

Bir hadîs-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Allah bir kulu severse, onu dinde fakîh kılar, dünyaya karşı zâhid kılar (tenezzül etmez kılar), nefsinin ayıbını kendisine gösterir.”

(Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, I, 255.)

Fakîh, dinin inceliğini bilen, ölçüyü kavrayan, Kitap ve Sünnet’ten amelî hükümler çıkaran kimsedir.

Dünya engelini aşan hedefe ulaşabilir.

Kişiye noksanını görmek gibi irfan olmaz denmiştir. Çünkü noksanını, hatasını gören giderebilir. Gerçi noksanını gidermeyi dert edinen arar, araştırır, kendisini iyi insanlarla kıyas eder ve hatasını bulur. Hatasını bulunca iyi insanlarla beraber olmaya gayret eder, gidermeye çalışır ve Allah’ın da yardımıyla giderir.

Nefis olarak veya millet olarak, kendimizi iyilerle ve başarılı olanlarla kıyas etmemiz gerekir.

Evliya ile kıyas edersek eşkıyalığımızı görebiliriz. Yoksa eşkıya ile kıyas edersek evliya olduğumuzu zannederiz. Bu ise aldanmaktır. Millet olarak da başarılı olanlarla ve özellikle bugünü dün ile kıyas etmek gerekir.

Hz. Peygamber (s.a.s.) ne güzel buyurmuştur:

“İki günü müsavi/eşit olan zarardadır.”

(Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ ve Müzîlü’l-Elbâs, II, 233.)

İki günümüzü, ancak her gün bize lazım olan ve elzem olan ilimden öğrenmek, zihnimizi geliştirmek, şuurumuzu keskinleştirmek ve öğrendiğimizi aksiyona dönüştürmek ile eşit kılmamış oluruz.

“Başkasından üstün olmamız önemli değildir. Asıl önemli olan şey dünkü halimizden üstün olmamızdır.”

Çin Atasözü

Mü’min olarak bizler, hatalarımızı kavradıktan sonra nefsimizi gündüz murakabe akşam muhasebe etmeliyiz.

Başarısızlığın sebeplerini sadece düşmanın varlığında aramak ahmaklıktır.

Düşman görevini yapıyor, biz görevimizi yapmadığımızdan bize karşı başarılı oluyor ve bizi yeniyor. Yoksa biz bize yakışanı yapsak düşmanın hilesi zarar veremez.

Âyet-i kerîmede Rabbimiz bu konuda ne güzel hakkı ortaya koymuştur:

“Eğer (hakta) sabreder, (itikadî, iktisadî ve ahlakî yanlışlardan) korunursanız onların (düşmanların) hilesi size zarar vermez.”

(Âl-i Imrân sûresi 3/120.)

Bize gereken, düşmanın varlığını bir nimet bilmek ve ona muhalif olmak; daima hak üzere birlikteliğe önem vermek, cehlimize, zaafımıza, nefsânîliğimize ve yalnızlığımıza karşı çıkmaktır.

“Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın

Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın!”

Necip Fazıl Kısakürek

İslam dünyasının gerilemesi, Müslümanların zillet içinde olması ve birbirine düşürülmesinde bizim payımız, yüzde seksen, düşmanın payı yüzde yirmidir. Düşmanlarımız yüzde yirmiyi de bizim İslâmî hükümleri bilmeyişimiz, nefsimizi yenemeyişimiz, nefsimizle değil birbirimizle savaşımız, dostlarımızı düşman düşmanlarımızı dost sayışımız, ilme ve irfana önem verip de her sahada derinlikli âlim yetiştiremeyişimiz sayesinde gerçekleştirmektedir.

“Başkasını bilmek ilimdir, kendini bilmek irfandır; başkasını yenmek kuvvettir, kendini yenmek kudrettir.”

Çin Filozofu

Önemli olan, kendimizi bilmek ve nefsimizi yenmektir.

Kendimizi yenmeden başkalarını da yenemeyiz.

Bilmek amel etmek içindir. İnsan bildiği ile amel etmiyorsa hükmen cahil sayılır. Bütün âlem iyi olsa biz iyi olmadıkça ve onlardan ders almadıkça onların iyi olmasının bize faydası yoktur.

İyi olmak, birbirimizi sevmekle başlar ve birbirimize karşı da başkalarına karşı da âdil olmakla devam eder.

“Sevginin kurduğu devleti, adâlet devam ettirir.”

Fârâbî

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.