Cümle mahlukatın kendisini tesbih ettiği Allah Celle Şanühü nün ismiyle,
Yüce Zatıyla bize merhamet etmesini ; zelilliğimizi, perişanlığımızı, mahvolmuşluğumuzu dile getirerek ; yalvara yakara istiyoruz.
İki hafta önce cuma günüydü. Bulunduğumuz muhite yakın olan bir medresede çok sevdiğim bir başmüderris hocamızın Sellemullah cuma vaazını dinliyordum. Cumanın kaidelerinden olan ayeti okuduktan sonra şu hadisi şerifi okudu ;
Abdurrahman ibn Ebi Leylâ (rh.a)’dan rivayet edilmiştir:
“Muhammed sallallâhu aleyhi vesellem’in sahabilerinin bize haber verdiklerine göre; onlar, Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem’le birlikte yolculuk ederlerken içlerinden birisi uyuya kalmıştı. Bunun üzerine onlardan birisi, gidip (uyuyakalan) sahabinin yanında bulunan ipi almış. (Uyuyakalan sahabi, uyandığında yanında bulunan ipi göremeyince)’ korkmuş. Bunun üzerine Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem: ‘Bir müslümanın, bir müslümanı korkutması helal değildir’ buyurdu.”
Bu hadisi şerif beni derinden sarstı ve İslam alemi olarak ne kadar da duyarsız olduğumuzu bir kez daha anladım.
Nasıl olurda bu ince ayrıntıyı atlarız, Peygamberimiz aleyhisselâmın yasaklandığını hiçe sayarız diye iç çektim. Sonra bu konuyu biraz daha araştırıp bu konuda daha bilinçli olmak istedim. Devamında şu yazılara rastladım. Buyrun beraber okuyup kendimize dersler çıkaralım.
Bir kimse, arkadaşı uyurken, onun bir okunu aldığı sırada, arkadaşı korkarak uyanır. Bunu gören Resulullah efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurur ki:
(Müslümanı [herhangi bir şekilde]korkutmak helâl değildir.) [Taberanî]
Yine biri, arkadaşının ayakkabılarını gizlice alıp saklar. Arkadaşı gelince, oradakilere ayakkabılarını sorar. Onlar görmedikleri için, (Biz bilmiyoruz) derler. Ayakkabıyı saklayan kimse, (Ayakkabıların burada ya) der. Bunu gören Resulullah efendimiz,(Nasıl olur da mümini korkutursun?)buyurur. O kimse şaka yaptığını söyleyince, iki defa daha, (Nasıl olur da mümini korkutursun?) diye onu ikaz eder. (Taberanî)
Birinin bir şeyini saklayarak onu üzmek de günahtır. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Arkadaşınızın bir şeyini ciddi veya şaka olarak da almayın!) [Tirmizî]
Bu kadar sahih hadis sanırım durumun ciddiyetine dikkat çekmiştir.
Peki ya nasıl şakalaşalım dersiniz Kainat Padişahının eşsiz şaka örnekleriyle yazımızı sonlandıralım.
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Peygamber efendimiz de şakalaşır, (Ben de şaka yaparım, fakat doğru konuşurum)buyururdu. Yabancı ile, tanıdıklarla, çocuklarla, ihtiyar kadınlarla ve mahrem kadınlarla şaka yapardı. Ailesine karşı da, insanların en zarifi idi. Âişe validemiz ile yarış etti. Bir seferinde Hazret-i Âişe, başka seferde de Server-i âlem geçti. Müslümanın hanımı ile oynaması, günah değil, sevaptır. Çünkü hadis-i şerifte,(Hanımı ile şakalaşanı Allahü teâlâ sever, ikisine de sevap verir, rızıklarını artırır)buyuruldu. Bir defasında, yaşlı bir kadına,(Cennete kocakarı girmez) buyurunca, kadıncağız üzülür. Bunun üzerine kadına, tebessümle (Sen o zaman genç olursun)buyurur.
Binek isteyen yaşlı bir kadına da (sana bir deve yavrusu vereyim, ona binersin)buyurunca kadın, (Deve yavrusu beni nasıl götürsün?) der. Tebessümle ona, (Her deve başka bir devenin yavrusudur)buyurur.
Ümmü Eymen isimli bir kadın gelir, ben falancanın hanımıyım, sizi kocam davet ediyor der. Ona da, (Şu gözünde beyazlık olan adamın karısı mısın?) buyurunca, kadın, (Hayır onun gözünde bir şey yok) der. Kadına tebessümle, (Gözünde beyazlık olmayan insan yoktur) buyurur.
Allah Celle Şanühü bizi Habibine Aleyhisselâm zahirde ve batında tam uymaya muvaffak eylesin. Amin. Dua eder dua bekleriz.