Haberin Kapısı
2016-11-26 13:59:58

Niyet ve Amel

Ferhat Fidan

26 Kasım 2016, 13:59

Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurmuş ki :

Ameller ancak niyetlere göredir.

Bu hadisi şerifi bakalım İmam Gazali k.s İhya u Ulumiddin'de nasıl açıklamış: 

"...

Bilakis bu hadîsle kastedilen mânâ şudur: Her ibadet, niyet ve amele tanzim olunur. Oysa hem niyet, hem de amel hayırlardandır. Fakat taatan olan niyet amelden hayırlıdır. Her birinin maksuda etkisi olmakla birlikte taat olan niyet, yine taat olan amelden daha hayırlıdır. Gaye şudur: Kul için hem niyette hem de amelde, bir tercih vardır. O halde her ikisi de ameldir. Bu tür niyet en hayırlılarıdır. İşte hadîsin mânâsı bu söylediklerimizden ibarettir.
Niyet`in amele tercih edilmesinini ve ondan hayırlı kabul edilmesinin sebebine gelince, bunu ancak dinin maksad ve yolunu, bu yolun maksada varıştaki tesirinin son hududunu bilen; eserlerin bir kısmını diğerleriyle mukayese edip maksuda nisbetle en kuvvetlisini öğrenmek için çabalayan anlar. Meselâ `Ekmek meyveden daha hayırlıdır` diyen kimse, bu sözüyle şunu kastetmiştir: `Ekmek, gıdalanma maksuduna nisbetle meyveden daha hayırlıdır!` Bu mânâyı ise, ancak gıdanın bir maksadı olduğu ve bunun da sıhhat ve hayatın idamesi olup gıdaların sıhhat ve hayatı devam ettirmede değişik tesirlerin olduğunu öğrenen; her birinin tesirini bilen ve bir kısmını diğerleriyle mukayese eden kimse anlar! İbadetler de kaplerin gıdasıdır. Maksad; kalplerin
şifası, idâmesi, ahirette felah bulması, Allah ile mülâki olmak suretiyle nimetlenip saadete ermesidir. Öyleyse maksad, sadece Allah`ın mülakatı ile saadet zevkidir. Allah`ın mülakatı ile de ancak Allah`ı seven ve O`nu ârif olarak (tanıyarak) ölen kimse nimetlenir. Allah`ı tanımayan, O`nu asla sevemez. Allah`ı uzun süre anmayan da rabbine asla yaklaşamaz. Bu bakımdan ünsiyyet (yaklaşma), ancak zikre devam etmek suretiyle gerçekleşir. Marifet de fikrin (düşüncenin) devamıyla elde edilir. Marifetin arkasındansa zorunlu olarak muhabbet gelir. Kalp, zikir ve fikre ancak dünya meşgalelerinden kurtulduğunda devam edebilir. Dünya meşgalelerinden de ancak dünyevî şehvetlerin, hayra meyledip onu irade edecek, şerden kaçıp ondan nefret edecek hale gelmek suretiyle kesilmesiyle kurtulabilir. Hayırlara ve taatlara ise ancak ahiret saadetinin bunlara bağlı olduğu bilindiğinde meyledilir; tıpkı akıllı bir kimsenin, selâmetinin kan aldırmada olduğunu bildiğinde buna meyletmesi gibi...
Marifet`ten dolayı meydana gelen meyletmenin esası, ancak meylin ve ona devam etmenin gereğiyle kuvvet bulur; zira kalbin sıfatlarının ve iradesinin isteklerine amelle devam etmek, o sıfat için gıda yerine geçer. Böylece bu devamlılıktan dolayı o sıfat kuvvet kazanır ve gelişir. Aynı şekilde ilim veya riyaset (baş olma) isteğine meyleden kimsenin meyli de başlangıçta zayıf olur. Eğer kişi meylinin isteğine uyar, ilimle, baş olma eğitimiyle ve bunun için gereken amellerle meşgul olursa, meyli kuvvet bulup yerleşir. Dolayısıyla bundan kurtulmak güçleşir. Eğer meylinin isteğine karşı koyarsa meyli zayıflar ve kırılır. Hatta çoğu kez ortadan kalkar.
Kişi güzel bir yüze baktığında tabiatı başlangıçta ona zayıf bir şekilde meyleder. Eğer onun arkasına düşüp tabiatın arzusu doğrultusunda çalışır; bakmaya, birlikte oturmaya ve görüşmeye devam ederse, iradesine hâkim olamayacak derecede kuvvet kazanır ve bu meyilden vazgeçmeye gücü yetmez! Eğer nefsini başlangıçta meneder, meylinin isteğine karşı koyarsa, bu hareketi, meyil sıfatını gıdasız bırakmaktır ki bu da nefse şiddetli bir engel olur! Sonuçta zayıf düşüp kırılır, gemlenip ortadan kalkar. Bütün sıfatlar, hayırlar ve ahiret için yapılan taatlar da böyledir. Oysa kötülüklerle ahiret değil, yalnızca dünya kastedilmektedir. Nefsi zikir ve fikre, ancak uhrevî hayırlara meyledip, dünyevîlerden uzaklaşması âmâde kılar. Bu da ancak taate, ibadete devam edip günahları terketmekle perçinleşir. Çünkü azalar ile kalp arasında bir bağ vardır. Bu yüzden bunlar birbirlerinden etkilenir.

..."

Dua eder dua bekleriz !

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.