c) Kulluk şuuru ile günlük ibadetlere dikkat etmek; mümkünse günde birkaç defa camide cemaatle namaza gitmek; Kur’ân-ı Kerîm ve Hadîsi- Şerîflerde geçen zikirleri vird edinip dualarıyla dua etmek, mümkün olursa Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutmaya devam etmek
Kullukta emekliye ayrılmak yoktur, ölünce emekli olunur ancak.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ٩٩
“Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet/kulluk et!”
(Hıcr sûresi 15/99)
Kulluk deyince sadece namaz değil, namaz başta bütün hayatı İslam’a göre Hz. Peygamber (s.a.s.)’i izleyerek yaşamaktır.
Kulluğun başında kalbin kulluğu gelir ki o da kelime-i tevhidi tasdik etmek, Allah için sevmek, Allah için buğzetmek, Allah’ın rahmetini ummak azabından korkmak, kalbin Allah’a daima inabesi/yönelmesi ve tevekküldür.
Dilin kulluğu; kelime-i şehadeti söylemek, zikir, dua ve Allah yoluna davet etmektir.
Bedenin kulluğu; namaz, zekât, oruç, hacc, umre, Allah yolunda savaş, Kur’ân ahkâmını uygulamaktır.
Rabbimiz kurtuluşun şifresini, namaz, zekât ve her konuda Rasûlullah’ın itaat etmek olarak bildirmiştir ki özellikle namaz, bütün ilimlerin kendisinde bulunduğu Kur’ân’ın fihristesi konumunda olan Fâtiha sûresi her rekâtında okunmaktadır. Namazı anlamak, dini anlamak demektir.
Bu konuda Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:
وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرحمُون٥٦
“Namaz kıl(maya devam ed)iniz, (farz olan) zekâtı veriniz ve Rasûl’e itâat ediniz ki merhamet olunasınız.”
(Nûr sûresi 24/56)
Enes b. Mâlik’den (r. a.) rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.s.) cemaatla namaz kılmakla ilgili şöyle buyurmuştur:
مَنْ صَلَّي ِللهِ أَرْبَعِينَ يَوْمًا فِي جَمَاعَةٍ يُدْرِكُ التَّكْبِيرَةَ الاُولَي كُتِبَتْ لَهُ بَرَاءَتَانِ: بَرَاءَةٌ مِنَ النَّارِ و بَرَاءَةٌ مِنَ النِّفَاقِ.
“Kim Allah için kırk gün ilk tekbire kavuşarak cemaatla namaz kılarsa kendisine iki beraat yazılır. (Biri) cehennemden (kurtuluş) beraatı, (diğeri) münafıklıktan (kurtuluş) beraatıdır”
(Tirmizî, Salât, 178.)
Kim Allah’ı tanısa sever, kim de severse Allah’ı anar. Çünkü sevgisi çok olanın sevdiğini anması da çok olur. Allah’ı en güzel anmak Kur’ân-ı Kerîm’in ve Hadîs-i Şerîflerin tarifine göre anmaktır. Vird edinmeye gelince âyetten ve hadisten alınmayan virdler bâtıldır. Duanın da en güzeli âyetlerde ve hadislerde geçen dualardır. Elbette her kes kendi dilinde dua edebilir. Ama en kapsamlı ve en güzel dualar âyetlerde ve hadislerde geçen dualardır.
Zikir ehlinde stres olmaz, huzur olur, mutluluk olur. Ancak gerçek zikir Gazalî’nin dediği gibi “dil zikreder, akıl düşünür kalbe yer eder.”
Âyette Rabbimiz ne güzel buyurmuş:
اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
“Kalpler ancak Allah’ın zikriyle mutmain olurlar.”
(Ra’d sûresi 13/28)
Gerçekten zikir; kula ibadeti sevdirir, kolaylaştırır, lezzetli kılar, kişiye sevinç, huzur, ferahlık verir. Zikreden kimseler, kalbi Allah Teâlâ’dan gâfil olan kimselerin hissettiği ibadet külfetini ve ağırlığını hissetmezler.
Pazartesi ve Perşembe günlerinde oruç tutmaktan sorulunca, bize bizden daha şefkatli olan Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle cevap vermiştir:
"يَوْمَانِ تُعْرَضُ فِيهِمَا اْلأَعْمَالُ عَلَى رَبِّ الْعَالمَيِنَ َفأُحِبُّ أَنْ يُعْرَضَ عَمَلِي وَأَناَ صَائِمٌ."
“O iki günde ameller âlemlerin rabbi (olan Allah)’a arz olunur. Ben de amelimin oruçlu olduğum halde arz olunmasını isterim.”
(Nesâî, Sıyâm, 70; Tirmizî, Savm, 44; Müslim, Birr, 36; Nesâî, Sıyâm, 70.)
Allah Teâlâ, bize oruç tutarken helal olanları bile haram kılıyor ki haramlara karşı ömür boyu oruçlu olalım diye. Bu hikmetlerinden birisi olan bu hikmeti de düşünelim de öyle oruç tutalım.
Allah bizi oruç tutarken bütün organlarımıza oruç tutturmaya muvaffak kılsın.