a) Huzur ne demektir?
b) Huzurun, hem kendimizde hem toplumda olmasına çalışmak
c) Huzurlu toplum oluşturmada bize düşen görevleri yerine getirmek
a) Huzur ne demektir?
Huzur, ruhun ve gönlün mutmain olması ve sükûnet bulması, aklın mutmain olması; vücudun ve nefsin rahat etmesi; nefsin ve vücudun, ruhun huzuruna engel olmayıp ruha ram olmasıdır.
Ruhun huzuru, iman, ibadet ve zikir iledir. Aklın huzuru, ilim ve irfanla ikna olması iledir. Vücudun ve nefsin rahatı, meşru ve makul ihtiyaçlarının temini iledir.
Nefsin ve vücudun ruha ram olması, ancak ruhun sükûna ermesi ve aklın da ilim ve irfanla mutmain olmasına bağlıdır. Artık ruh ve akıl, beden ve nefse hâkimdir.
İnsanı Yaratan Rabbimiz Allah Teâlâ, Kur'ân-ı Kerîm’de bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Yine o küfredenler diyorlar ki: “Ona Rabbinden bir âyet (mucize) indirilseydi ya!” De ki: Hakikat (şu ki) Allah, dilediğini saptırır (sapmayı isteyenin sapmasını yaratır), kim de gönlü ile (imana) yönelirse onu hidayete erdirir. Bu kimseler iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikri (olan Kur’ân) ile sükûnete erenlerdir! Dikkat edin kalpler ancak Allah’ın zikri ile mutmain olur (huzur bulur).” (Ra’d sûresi 13/27-28).
Kur'ân-ı Kerîm, en büyük mucizedir ki ruh, kalple inanır; dil ile âyetleri zikrederek mutmain olur; akıl bu ilâhî gerçekleri kavrayarak ikna olur.
“Dil, zikreder; akıl, dilin zikrettiğini düşünür; kalp de sükûne erer mutmain olur ve huzur duyar.” İmam Gazalî
b) Huzurun, hem kendimizde hem toplumda olmasına çalışmak.
İnsan, yalnız yaşayan bir varlık değil, sosyal bir varlık; tesir eden ve tesirlenen; kendisinde hem maddeyi hem manayı bulunduran; hem cisim hem ruh; hem akıl hem gönül sahibi olan eşsiz bir varlıktır.
İnsan, manayı maddeye, ruhu cisme hâkim kılar; aklı ve gönlü doyurursa huzur bulur. Akıl, doğru ve isabetli ilimle; kalp, iman, ibadet ve zikirle huzur bulur sükûna erer. İşte bu insan, topluma tesir eder, lider ruhlu ve lider kabiliyetli ise topluma yön verir.
Kur'ân-ı Kerîm’in tarif ettiği huzurlu kişi, hem kendisine hem topluma karşı görevlerini yerine getiren; tamamen başıboş hür değil, sorumlu ve mükellef olan, kıymetli ve değerli bir varlıktır.
Gâlipler, mağluplara tesir eder. Fertler ise, çoğunluk itibariyle tesirlenirler.Topluma yön veren azlar ise etkilenmezler, etki ederler.
Gâlipler, hedefleri olan, hedeflerine yönelen ve toplumları da doğru ve isabetli hedefe yönlendiren; eserleri ile nefislere, başarıları ile akıllara, iyilikleri ile ruhlara ve ahlakları ile de gönüllere tesir eden kimselerdir.
Toplumların huzuru için liderlere; ilim ve irfanda önde olan kişilere çok iş düşüyor.
Gerçek mümine gereken, örnek olmaya çalışmak, açık vermemeye gayret etmek, faydalı olmak, en azından zararlı olmamak, dilinden ve elinden yanlışın çıkmamasına azami gayret sarfetmektir.