c) Huzurlu toplum oluşturmada bize düşen görevleri yerine getirmek:
1. Niyeti düzeltmek
Niyetin düzelmesi, kalpte niyetin sırf Allah için olmasıyla yani ihlâs ile olur. İnsanın değeri, hedefine göre ve değer verip aradığı şeye göredir.
Mümin insan, dünyadan da âhiretten de üstündür. Çünkü dünya ve âhiret, kâmil mümin olan insana hizmet için yaratılmıştır. İşte bu insanın hedefi, dünyayı da âhireti de insana hizmetçi kılan Allah Teâlâ’nın rızasıdır.
İnsanın gayesi üstün ve ulvî olursa insan da yücelir ve ulvîleşir, üstün gayretler gösterir ve üstün eserler ortaya koyar.
“İnsanlar için amel etmek şirktir, insanlar için ameli terk etmek riyadır, Allah’ın seni bu ikisinden koruması ihlâstır.”
Fudayl b. Iyaz (rh.a.)
“İnsanın değeri, aradığı şeydir.”
Mevlana
2. Ameli düzeltmek
Kişinin ameli, sadece Allah’a kulluk etmekle; Allah’a kulluk etmek de ancak Hz. Peygamber’e (s.a.s.) itaat etmekle gerçekleşir. Çünkü amelin doğru ve makbul olması, ancak kalpteki niyetin sırf Allah rızası, amelde de Hz. Peygamber’i örnek almak ve izlemek, ahlâkı ile ahlâklanmak, öğretim ve eğitimdeki usûlünü uygulamak, taraf olduğuna taraf olmak, karşı olduğuna kaşı olmakla mümkün olur.
Rasûlullah Efendimiz benim yerimde olsa ne yapar ve nasıl yapardı diye düşünmek ve öylece yapmaya çalışmak gerekir.
“Allah Teâlâ bir sözü amelsiz (tam) kabul etmez, sözü ve ameli niyetsiz kabul etmez, sözü, ameli ve niyeti de ancak sünnete uygun olmakla kabul buyurur.”
(Hâkim, el-Müstedrek, II, 425.)
3. Düşünceyi düzeltmek
Doğru düşünce, doğru ve isabetli bilgi ile hâsıl olur. Bilgisi olmayanın fikri yani düşüncesi de olmaz. Hayata yön veren doğru ölçünün de kaynağı yine doğru bilgidir. Ölçü insan, ölçü fikir, ölçü hareket ve ölçü toplum için de doğru ve isabetli bilgi gerekir.
“Doğruluğun bilgisine sahip olmayana diğer bütün bilgiler zarar verir.”
Birigitte
4. Dili doğrultmak
Dilin doğrulması, Allah sevgisini ve saygısını, âhirette bütün yaptıklarımızdan ve terk ettiklerimizden hesaba çekileceğimiz gerçeğini kalbe hâkim kılmakla olur. Çünkü dilin kilidi kalptedir.
Her kap içindekini dışına sızdırır. Dile hâkim olmak için kalpte Allah korkusu ve âhirette hesaba çekileceği inancı olması gerekir. Bu konuda Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Allah'a ve âhiret gününe inanan, ya hayır söylesin ya da sussun.”
(Buhârî, Edeb, 31, 85, Rikâk, 23; Müslim, Îmân, 74, Lukata, 14. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb, 123; Tirmizî, Kıyâmet, 50).
Kişi konuştuklarının yazıldığını ve bir gün önüne konulacağını düşünürse herhalde iyi şeyler yazdırmaya bakar. İşte bunu ifade eden âyet-i kerîme:
“İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında onu gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf sûresi 50/18).
Dilini tutan, dünyada da âhirette de kurtulur. Bununla ilgili olarak Ukbe b. Âmir (r.a.) şöyle diyor:
Ey Allah’ın Rasûlü! Kurtuluş (sebebi) nedir? dedim. Şöyle buyurdu:
“Aleyhine olacak sözlerden dilini tut, evinde kalmayı yeğle, kendi günahın için pişmanlık duyarak göz yaşı dök!”
(Tirmizî, Zühd, 61).
Dilini koruyan dinini korur, huzurunu korur ve cennete girer. İşte hadîs-i şerîf:
“Dilini tutan kurtuldu.”
(Tirmizî, Kıyâmet, 50; Dârimî, Rikâk, 5).
“Allah kimi, iki çenesi ve iki budu arasındakinin şerrinden korursa, o kişi cennete girer.”
(Tirmizî, Zühd, 61).
Konuşulan sözün doğru olması kadar doğruca söylenmesi de önemlidir. Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Mümin kullarıma söyle de en güzel olan sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarına fesat sokar. Şüphesiz şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.”
(Nur sûresi 17/53).