3. Yolda takip edilecek prensip ve metoda dikkat edilmeli; baştaki sona, sondaki de başa alınmamalıdır.
Yolda takip edilmesi gereken prensip hem ilmî hem de tecrübenin ve basîretin ürünü olmalı, ilmî gerçeklere ters düşmemelidir.
İşin uzmanları tarafından istişare yoluyla prensipler tesbit edilir. Zira insanları prensipler yönlendirecektir, prensipleri insanlar yönlendirmeyecektir. Yoksa değişmeyen ve değişmeye ihtiyacı olmayan doğru konumundaki prensipler, daima değişmeye mahkûm olur. Böylece insan, daima gelişen değil, daima değişen durumuna düşmüş olur.
Bir işi bir dakika da olsa öne alma aceleciliği, bir dakika da olsa sonraya koyma tembelliği olmamalıdır. Buna hikmet denir.
Hikmet; bir şeyi yerli yerine koymak, doğru zamanda, doğru mekânda, doğru ve doğruca iş yapmak, iç-dış birliğini sağlamak, ideal ile realite dengesini kurmak, söylenen ile yapılanın örtüşmesini sağlamaktır.
4. Hak yolda olduğu müddetçe idareciye itaat etmek
İnsana mutlak itaat yoktur. Çünkü insan yanılabilir, hata edebilir, uyarıya muhtaçtır.
Mutlak itaat ancak Allah’a ve Allah’ın öğretip yetiştirdiği, masum kıldığı Rasûlünedir.
Hak yol, imanı ve ameli İslâm olan yoldur.
İslâm davasının en temel iki görevi:
1) İslâm’ı gücü oranında Müslümanlara tatbik etmek.
2) İslam'ı Müslüman olmayanlara tebliğ etmek.
İslâmî bir cemaatin önceliği, hakimiyeti tesis ederek tatbik etmektir. Bunun için;
a) İlk olarak kendi saflarında özellikle liderde örneklik sergilenmelidir.
b) Diğer cemaatlerle dirsek teması kurularak hakimiyeti fertlerin nefsine ve ailesine, kurumlara ve ülkedeki tüm cemaatlere mal etmelidir.
Hâkimiyetin ve devamının alameti de namazın kılınması, zekâtın verilmesi, marufun hâkim kılınması ve münkerin mahkûm edilmesidir.
(Hac sûresi 22/40)