b) Teşkilatçının Kendisine, Teşkilatına ve Teşkilat Başkanına Karşı Tavrı, Anlayışı ve Görevleri
1. İdeal teşkilatçı, kendi nefsinde kâmil, teşkilatı içinde hâdim, teşkilat başkanına karşı itaatkâr olandır.
Kâmil, açığı olmayan; hâdim, hesâbîliği olmayan kimsedir. İşte bundan dolayı teşkilatçı, “Kavmin efendisi, kavme hizmet edendir” (Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ ve Müzîlü’l-Elbâs, I, 462-463.) hadîsi gereğince hep kendisini hizmetçi gören kimsedir.
Teşkilatçının hizmetçilik anlayışı, ehil olmadığı makamı istemesine engel olur.
Hizmetçilik anlayışının güzel bir tarafı da sorumluluğunun az oluşu ve hesabının da kolay oluşu demektir. Bu, sorumluluk almaktan kaçmak değil, âhiretteki hesaptan korkmaktır.
Teşkilatçının itaati, teşkilat içinde âmir durumunda olana, hak yolda olduğu ve yanlış yola sapmadığı müddetçe itaat etmenin bir gereğidir. Bu husus, teşkilat huzurunun da bir gereğidir. Ayrıca teşkilatçının itaat etmesi, başkanın da şefkatli davranmasına sebep olur.
2. Teşkilatçı, kendi nefsinde noksanlığı görmede basîretli, başkalarının iyiliklerini görmede insaflıdır.
Basîret, takva ehlinde bulunur. Eğer basîret ehli değilse, takva ehli değil demektir. Çünkü takva ehline feraset ve basiret verilir diye âyette delil var. (Enfâl sûresi (8), 29.)
Kendi ayıbını gören, Allah’ın yardımıyla bunu giderir, gideren de başkasının ayıbını gidermede tesirli olur.
Başkalarının iyiliklerini görüp ifade etmek kişiyi muhataba sevdirir, noksanlıklarını söyleyip gidermede de müessir olur.
İnsaf, güzelliğini gördüğü insanın güzelliğini görmesinin, yanlışını görmesine engel olmaması; yanlışını gördüğü insanın yanlışını görmesinin, iyiliğini, iyi tarafını görmesine engel olmaması demektir.
3. Hem bilen hem bildiren, hem yapan hem yaptırandır.
Her teşkilatçının, teşkilatın başkanı olabilme ihtimaline göre bilen ve bildiren, yapan ve yaptıran olarak yetişmesi ve yetiştirilmesi çok önemlidir.
Önce bilecek ki bildirebilsin. Ama ehlinden öğrenecek, kitaplardan anlayacak seviyeye gelince de kitaplardan delilleri ile birlikte öğrenmeye devam edecektir.
Bilmek bir farz, bildirmek başka bir farzdır.
Yapması yaptırmasına da vesile olur. “Bir insanın bin insan üzerindeki halinin tesiri, bin insanın bir insan üzerindeki sözlerinin tesirinden daha etkilidir” denmiştir.
4. Derya gönüllü olandır.
“Ârif, bütün pisliklerin kendisinde temizlendiği deryadır.”
Mevlana
Deryanın en net özelliği, kirlenmez, temiz ve temizleyici olmasıdır.
Teşkilatçı, daima problemin parçası değil, daima çözümün parçasıdır.
Teşkilatçı, hata edince af diler, kendisine hata edilince af eder. Herkesi tanır, kabiliyetine ve hissi yapısına göre davranmasını bilir.
İnsanlar madenler gibidir. Teşkilat içinde herkes, kendi madeninde değerlendirilmelidir.
Herkes kıymetlidir. Bakır, bakırlığında altından kıymetlidir. Zira altın, bakırın yaptığını yapamaz.