4. Ölçüyü kavrayıp ölçüye göre davranmak
Ölçüyü kavrayan ve ölçüye uyan daima gelişir, ölçüyü kavrayamayan daima değişir. Yanılanın ölçüsü yanılır, yanılmayanın ölçüsü yanılmaz.
Yanılmayan, önce Allah Teâlâ’dır sonra Allah’ın yanılgıdan koruduğu ve isabet edemeyince o halde bırakmayıp doğru ve isabetli olanı öğretip eğittiği Hz. Peygamber Efendimizdir.
Ölçümüzün yegâne kaynağı Kur’ân-ı Kerîm ve Hadîs-i Şerîfler, Sahâbe-i Kirâm’ın âyet ve hadislerden çıkardığı icmadır.
Ölçü bilgi, Kitap ve Sünnet yani vahiydir. Bu iki kaynaktan çıkarılan ise itikâdî konuların ölçüsü olarak üsûliddîn olan Ehl-i Sünnet Akaidi, amelî konuların ölçüsü olarak da Usûl-i Fıkıhtır.
Ölçü insan, masum/korunmuş Peygamberdir.
Ölçü hareket, peygamberlerin tevhid hareketidir.
Ölçü toplum, icmada birleşen Hz. Peygamber’in sahabesinin havassıdır.
Ölçülü olan, ölçülü davranır. Ölçülü davrananın her hali tebliğ olur.
5. Bize en lazım olan ilimde ilerlemek ve edebimizin ilmimizden fazla olması
Çağı doğru ve isabetli okuyan ve çareyi ortaya koyan isabetli bilgi, akılları doyurur; edep ise ruhları ve gönülleri doyurur.
“De ki, ey Rabbim ilmimi artır!”
(Tâhâ sûresi (20/114.)
“Ben ancak muallim/öğretici olarak gönderildim.”
(İbn Mâce, Mukaddime 17, hadis no: 229.)
İlim her Müslümana farzdır: “(İnanılması ve reddedilmesi, uygulanması ve terk edilmesi farz olanın) ilmi(ni) talep etmek (bilmek, öğrenmek ve araştırmak) her müslümâna farzdır.”
(İbn Mâce, Mukaddime, 17. )
“İlmini tuz yap, edebini un yap!”
İmam Mâlik (rh.a.)
Maddî manevî ilerleme, ilimde ilerlemekle olur. İlimde geride olan her konuda geride olur.
Edebi ilminden fazla olan, tatlı su gibidir.
“Tatlı suyun başı kalabalık olur.”
Mevlana
Halkın, özellikle aydının önünde olan ve problem çözen âlim, aya ışık veren güneş gibidir ki ışığından noksanlaşma olmaz.