İslam’ı yaşamak veya İslam’a göre yaşayabilmek; iman, ibadet, ahlak ve ahkâmı uygulayabilmek için bilmek gerekir.
Bilmek için bilene sormak gerekir.
Bilen üstadı aramak ve bulmak, bulunca istifade etmek, ona talebe olmak gerekir.
Âlimleri ancak âlimler bilir. Öyleyse âlimleri bilen âlime sormak gerekir.
Üstad; ilim ve irfan sahibi örnek âlimdir.
Âlimlerden istifade etmek neden önemlidir?
Önce ölçüyü kazanmak içindir. Sonra o ölçüye göre amel etmek içindir. Ölçüyü kazanmak, vasıtayla olur. Bu vasıta, ölçüyü kazanmış âlimlerdir. Onun için ölçüyü kazanmadan yalnız başına kitap okumak zararlıdır diyoruz.
Herkes kendi kabiliyetine göre örnekleri tespit edip onlardan istifade etmelidir.
Neden üstad önemlidir diyene, Fatiha sûresindeki “hidayette kemale ermek ve hidayette devam edebilmek için kendilerine nimetler verilen peygamberler, sıddıklar ve şehidler”in önemini kavramalarını tavsiye ederiz.
Özetle ölçü, ilme müracaatla, ilim rehberi olan âlime müracaatla, rehber olan âlimin aydınlatıcı kitaba müracaatıyla elde edilir.
Dinde hükmü tespitte ilim, vahiydir; rehber olan, âlim müctehiddir. Müctehid yoksa müctehidlerin ortaya koyduğu usûliddîn ve usûl-i fıkıh ile dini bilen âlimlerdir. Aydınlatıcı kitap ise dinde lazım olan her şeyi aydınlatan Kitap ve Sünnettir.
Diğer ilimlerden vahye ters düşmediği müddetçe istifade edilmelidir.
Diğer ilim adamlarından da vahiyle ters düşmedikleri müddetçe istifade edilmelidirler. Zira İslâm’ın ve Müslümanların maslahatlarına olan her ilimden istifade edebilmeleri için o sahalarda ilim adamları yetiştirmeleri müslümanlara farz-ı kifâyedir.
Diğer sahalardaki ilim ehline danışmak için gereken üç tane şart vardır:
a) Sorulan ilim ehlinin Müslüman olması,
b) Sahasında uzman olması,
c) Sorulan hususta İslam’ın hükmünü bilmesi.
Âlimin önemi hakkında Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Âlimin âbide (âlim olmayana) üstünlüğü, benim sizin en alt derecede olanınıza üstünlüğüm gibidir.”
(Tirmizî, İlim, 19.)