b) Cismî ve rûhî iyilik etmek
Cisme iyilik, insan cismini zararlı olan yiyecek ve içeceklerden korumaktır.
Bütün insanlık için tabiat dengesini korumak, bütün insanların cismine bir iyiliktir. Bu her zararlı olan her konu için böyledir.
Bütün dünya, bir gemi gibidir; geminin alt tarafının delinmesine göz yummak, bütün geminin her tarafının batması demektir.
İnsanlık için haram olanlar, insanlık için zararlı olanlar demektir.
İnsanların cisimlerine faydalı olarak iyilik etmeden önce insanları, cisimlerine zararlı olanlardan korumak insanlara daha önemli bir iyilik etmektir.
İnsanların ruhuna iyilik, ruhu mutlu kılacak doğru anlayış ve doğru davranış, güzel ahlâk için doğru bilgiye ulaşmasını sağlamaktır.
Doğru bilginin kaynağı her şeyin kaynağı olduğu gibi Allah Teâlâ’dır yani Allah’ın vahyidir,
Allah’ın bilgisi ile tanışmak Allah’ı tanımaktır.
Allah’ı doğru ve yeterli tanımak, ancak Allah’ın kitabı Kur'ân-ı Kerîm’le mümkündür.
Kim Allah’ı tanısa Allah’a yönelir. Allah’a yönelene de Allah her konuda doğruyu ilham eder, doğruya irşad eder.
Mü’minin ruhunu, kalbi temsil eder. Aklın doyması, Kur'ân-ı Kerîm gerçekleri ile, kalbin itminanı da, Allah’ı zikretmekle, Allah’ın nimetlerini ve eserlerini düşünmekle sağlanır. Böylece mü’min, hem gerçekleri bilerek düşünerek hem de Allah’ı zikrederek zikir ehli olarak stresten kurtulur, şeytanın devre dışı kalmasına çalışmış olur. Bu gerçeklerin delili şu âyet-i kerîmelerdir:
“De ki: Şüphesiz Allah dilediği (Allah’a yönelmeyen) kimseyi saptırır (sapmasını yaratır) ve Kendisine (cüz’î iradelerini kullanarak) yönelenlere de hidayet eder (doğru yola iletir). Bunlar iman edenlerdir, kalpleri Allah’ın zikri (Kur'ân-ı Kerîm ve Allah’ı zikretmek, anmak ve düşünmek) ile huzura kavuşanlardır. Dikkat edin ki kalpler ancak Allah’ın zikri ile huzur bulur (itminana erer). İman edip salih amel işleyenlere ne mutlu! Güzel dönüş yeri (cennet) de onlarındır.”
(Ra’d sûresi 13/27-29.)
c) Dünyevî ve uhrevî iyilik etmek
Dünyevî iyilik, dünyayı insanlar için yaşanılır hale getirmek; yeryüzünü imar etmek, yeryüzüne adâleti hâkim kılmak ve dünyayı yaşanmaz hale getiren zulmü ortadan kaldırmak, adaletsizliği yok etmek ve sosyal dengeyi sağlamaktır.
Uhrevî iyilik, önce insanların âhirete iman etmelerini sağlamak için aklı çalıştıracak bilgi ve belgeleri; evrenin insan için dizayn edildiğini ve dünyanın insana hizmet için yaratıldığı gerçeğini isbat etmek gerekir.
Âhirete iman olunca, âhireti kazandıracak sâlih amel ve sâlihler ortamını sağlamak gerekir.
Sâlih amelin başında namaz gelmektedir. Namazda ise her gün kırk defa “mâliki yevmiddîn: Din gününün yani ceza gününün, âhirette hesap gününün sahibi” diye hatırlatılmaktadır. İşte uhrevî iyilik, dünya ömrünü, âhireti kazandıracak şekilde değerlendirmek ve bütün hayatı buna göre tanzim etmektir.