Haberin Kapısı
2020-08-01 13:07:24

Kabe'nin Şubeleri Olan Camiler-2

İbrahim Cücük

01 Ağustos 2020, 13:07

B) Caminin Maksadı/Fonksiyonu:
    Camilerin maksadını Hz. Peygamber (s.a.s.)’in, Mescid-i Nebevî’sinde kullanış şeklinden çıkarabiliriz. Peygamber Efendimiz, mescidi çok fonksiyonel kullanmıştır: Huşu ve huzur içinde namazların cemaatle kılındığı mabed/ibadet yeri, birlik ve beraberliği, muhabbet ve kardeşliği sağlayan yer, İslâm’ın tebliği, va’z u nasihatın yapıldığı, hayatta nasıl hareket edeceğini gösteren pusulanın verildiği ilâhî yönlendirme mekanizması, ilim meclisi, Kur’ân ve Hadîs ilimlerinin öğretim ve eğitiminin yapıldığı müessese, edebî konuşmaların, yarışmaların ve şiirlerin okunduğu İslâm kültür sarayı, siyâsî konuların görüşüldüğü istişâre ve resmî toplantı salonu, diplomatik görüşmelerin yapıldığı resmî bir toplantı salonu, halîfelere biat edilen, halka hitap edilen, çalışmaların ve kararların ilan edildiği yer, bizzat Hz. Peygamber’in hukûkî meseleyi mescidde hallettiği, davacı ve davalının görüşüldüğü mahkeme salonu, gelen hükümlerin ilan yeri, iktisâdî konuların müzâkere yeri, teberruların alındığı ve dağıtıldığı yer, ordu karargâhı, komutanların askerî plânları müzâkere yeri, hastahane, hacamat yeri, hapishane, istirahat ve sohbet yeri, misafirhane ve otel, merâsim ve spor salonu, İslâm vatanı olduğunun simgesi.
     Rasûlullah Efendimiz, bunlardan bir kısmını o günün şartlarıyla zarurî bir ihtiyaç, bir kısmını mubah, bir kısmını müstehap, belki sünnet, belki de vâcip olarak kullanmıştır. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) kullandığı bu maksatlar bugün de aynı hükümdedir. Bunların bir kısmı sadece câmide olması şarttır, Cuma ve Bayram namazları gibi.  Beş vakit namazı cemaatle mescidde kılmak da neredeyse vacip derecesinde olan sünnet-i müekkededir.
    İslâm’daki “şartlar değişince hükümler de değişir” gerçeğini gözönüne aldığımız zaman, bugün Asr-ı Saadet döneminin şartları oluşsa yine aynı fonksiyonlar gündeme gelir.
    Kur’ân-ı Kerîm’e, Hadîs-i Şerîfler’e ve özellikle Peygamberimizle Sahâbenin uygulamalarına baktığımız zaman mescidlerin/câmilerin esas maksatlarının şunlar olduğunu anlamak mümkündür:

       1. Mâbed/ibadet edilen yer oluşu 
       Bunu şu âyetlerden ve şu hadislerden çıkarmamız mümkündür:
    a) “O ev(câmi)lerde Allah, (câminin) yükseltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdi. O (câmilerdekiler) onların içinde sabah akşam O'nu tesbih eder(ler).” (Nûr sûresi 24/36)
         Âyet-i kerîmedeki tesbihten maksat namazdır. Bu âyetle câmileri, namazın kılındığı yer/mabed olarak anlıyoruz. Zevalden önceki vakit sabah, ondan sonraki vakit de akşamdır.  Buna göre sabah vakti kılınan namaz sabah namazı, ondan sonra kılınanlar da öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarıdır. Çünkü âyette sabahı yani gündüzü ifade eden بِالْغُدُوِّ kelimesi tekil getirilmiştir, zira sabah namazı tektir. Diğer namazları ifade etmesi içinالْآصَالِ  kelimesi çoğul olarak getirilmiştir. (Nesefî, Ahmed b. Mahmûd, Medârikü’t-Tenzîl ve Hakâikü’t-Te’vîl, II, 333. (Hazin’in hamişi)

          b) “Orada asla namaza durma, tâ ilk günden takvâ üzere kurulan mescid, elbette içinde namaza durmana gerçekten hak kazanmış olan yerdir. Orada (maddî ve manevî ) tertemiz olmalarını arzu etmekte olan ricâl vardır. Allah da  (böyle maddî ve manevî) çok temizlenenleri sever.” (Tevbe sûresi 9/108)
       Bu âyet-i kerîme, mescidlerin mabed/ibadet yeri olduğuna delâlet etmektedir. 
        “Orada asla namaza durma!” diye buyurduğu yer Mescid-i Dırâr’dır. Bir önceki âyetten bahsetmektedir ki Allah Teâlâ, o âyette, içinde kılınmaması ve durulmaması gerekli olan zararlı mescid diye tercüme edebileceğimiz Mescid-i Dırâr’ın özelliklerini anlatmıştır. 
Câmilerin fonksiyonları içinde cuma namazlarının farz, bayram namazlarının vâcip oluşu câminin esas maksadının ibadet olduğuna önemli bir işâret sayabiliriz. Beş vakit namazın cemaatle câmide kılınmasının Hanefîlere göre vâcip derecesinde sünnet-i müekkede olması da buna yine bir işâret sayılır.
        Tevbe sûresi 9/18’de hem Bakara sûresi 2/114’de Allah’a secde edilen yerler manasında izâfeti geçmesi, yine Tevbe sûresi 9/108’de secde edilen yer anlamında kelimesinin geçmesi de özellikle ilk etapta ibâdet için olduğu ortaya çıkmış oluyor.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.