Mü’min önce, âyet-i kerîmelerdeki ve hadîs-i şerîflerdeki gerçekleri tasdik manasındaki iman nuruyla sonra da takva nuruyla bakarsa, kalbine gelenin şeytandan mı yahut Allah’tan ve melekten mi olduğunu anlar. Kalbe Allah’tan ve melekten gelene ilham, şeytandan gelene iğvâ denir.
Bu konuda Allah Teâlâ, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) şahsında biz mü’minlere şöyle buyurmuştur:
“Eğer şeytandan (batıla kaydırmak için) bir fitleme seni dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü O (Allah), işiten (duaya icabet eden)dir, (kulun halini en iyi) bilendir. Muhakkak muttakîlere şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman düşünürler (kalbe gelenin, aklını aydınlatan iman ve takva nuruyla bakarak şeytandan olduğunu anlarlar), hemen o (muttakiler, kalplerindeki takva/basîret nuruyla kalbe geleni) görücüdürler.”
(A’râf sûresi 7/200-201)
İmanın devam ve kemalini elde etmek ve şeytandan korunmak için ilim, sâlih amel, zikir ve fikir/tefekkür lazımdır.
Önce Allah’ın her şeyi bildiğini, her şeye kadir olduğunu ve ne istese hemen oluverdiğini bilip Allah’a müracaat etmek;
İlmin ve imanın gereği Allah’ı razı edecek amel işlemek;
Sonra zikri artırdıkça etrafında nurdan haleyi sağlayacak Allah’tan gafil olmayarak Kur’ân’da ve hadîs-i şerîflerde geçen zikirleri yapmak;
Her an ölüm gelebilir düşüncesiyle günahlardan ve gafletten uzak durarak ölüme hazırlıklı olmayı düşünmek gerekir.
Kalbe geleni anlamak için hakkı-batılı, hayrı-şerri, faydalıyı-zararlıyı, iyiyi-kötüyü bilmek ve kavramak gerekir.
Kalbe gelen:
a) İnanılması, Ehl-i Sünnetçe küfür ve şirkse, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) ahlakına uymuyorsa, yapılması ve söylenmesi kendi mezhebince günah ise, bunların hepsi reddedilir,
b) Yapılması ve söylenmesi mekruh ise yine reddedilir,
c) Uygulanması caiz ise kabulü de yapılması da caiz olur, bazen caizin terki evla olur, ancak mubahların artırılması uygun değildir,
d) Eğer şüpheli ise şüpheli olanı reddeder, şüpheli olmayana yönelir,
e) Kalbe gelen, şüpheli de değil ancak karar veremeyecek kadar kapalı ise, tecrübesi ile nefsine sorup aksini yaptığı zaman isabetli oluyorsa nefsine sorar aksini yapar,
“Nefse tat veren şey ruha azap verir, nefse azap veren şey ruha tat verir.”
İmam Rabbânî (k.s.)
f) Herhangi mubah bir işle ilgili olan şey menfaatine ise kabul eder, zararına olacaksa kabul etmez.
İbrahim Cücük 05 Zilhicce 1442/15 Temmuz 2021 Perşembe