Müminin dünyadaki görevi şükürdür.
Mümin, Allah’ın insana aklı verdiğine, hidayete yönelmeyi nasip ettiğine ve hidayeti lütfettiğine, hidayete vesile peygamberlik ve peygamberi de en üstün ilim ve hikmetle gönderdiğine, evreni insanın hizmetine verdiğine, zahir ve batın nimetleri insana yağdırdığına şükreder.
Müminin inanması, ibadeti ve itaati şükürdür; kendisini Allah’a isyandan koruması, dinini başkalarına tebliğ etmesi, İslam’ın Müslümanlara uygulanması için gayreti de şükürdür.
Şükretmek de bir nimettir ki buna da şükür gerekir.
Allah Teâlâ, şükredene maddi ve manevi nimetlerini artıracağını vadediyor:
"Hatırlayın ki Rabbiniz size: Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti." (İbrâhîm sûresi 14/7)
Şükür üç kısımdır:
1. Kalbin şükrü: Bütün nimetlerin Allah’ın olduğuna itikad etmektir.
2. Dilin şükrü: Bütün nimetlerin Allah’ın olduğunu elhamdülillâh diyerek itiraf etmekir.
3. Bedenin şükrü: İbadet ve itaattir.
“Şükür; nimeti değil, nimeti vereni görmektir.”
Ebubekir Şiblî (rh.a.)
Nimetler birer hediyedir, daima Allah’tan gelmektedir.
Şükür, hediyeyi görmek değil, hediyeyi göndereni bilmek, hediye gönderene teşekkür etmektir.
Hediyeyi görüp hediye gönderene teşekkür etmemek nankörlüktür. Nankörler ise azaba müstahak olurlar.
Mümin daima imtihanda olup ya sabırla ya da şükürle imtihan edilmektedir.
Nimet verilince şükreder, alınınca rıza gösterir ve sabreder; sağlık verilince ibadet ve itaat ederek şükreder, hastalık verilince sabreder. Nuru da hoştur, narı da hoştur der, böylece her iki halde de Allah’a manen yaklaşır.
Şükür hali sabır halinden üstündür. Çünkü şükür halinde azma imkânı var, ama sabır halinde azma imkânı yoktur. Elbette bu durum, mümin içindir.
Malın şükrü zekâttır, infaktır.
Namaz ve oruç, bedenin şükrüdür.
Şükür; bütün organları Allah rızasında kullanmaktır, şerde kullanmak ise nankörlüktür.
“Şükür, Allah’ın verdiği nimetlerle günah işlemeye yaklaşmamaktır. Yani Allah’ın verdiği nimeti harama sarfetmemektir.”
Cüneyd-i Bağdâdî k.s.
Haline rıza şükür, razı olmamak Allah’ın hükmünü beğenmemek olursa küfür olur, beğenir de şükrü veya sabrı terk ederse küfran yani nankörlük olur.