Dostluk ve birliktelik; ilgi, yardımlaşma ve haklara riayet etmekledir.
Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Her kim Allah’a ve Âhiret gününe iman ediyorsa hayır söylesin ya da sussun, her kim Allah’a ve Âhiret gününe iman ediyorsa komşusuna ikram etsin, her kim Allah’a ve Âhiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin.”
(Müslim, Îmân, 74, Lükata, 14; Buhârî, Edeb, 31, 85, Rikâk, 23; Tirmizî, Kıyâmet, 50; Ebû Dâvûd, Edeb, 132; Muvatta, Sıfatü’n-Nebî, 22; Ahmed, II, 174, 267, 433, IV, 31, V, 247, VI, 69, 384, 385.)
Allah Teâlâ’yı büyük bilen, emrini büyük bilmeli, emrine uymalı; âhiret günü yaptıklarından hesaba çekileceğine inanan da, diline hayrı konuşturmalı yoksa susmalı, ikramına komşusundan başlamalı, müsafirine de ikram etmeli ki Allah’tan da bâkî ikrama nail olabilsin.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Nefsimi elinde tutan (Allah)’a yemin olsun ki hiçbir kul kendisi için dilediğini komşusu için yahut (din) kardeşi için de dilemedikçe (kâmil) iman etmiş sayılmaz.”
(Müslim, Îmân, 71, 72; Buhârî, Îmân, 7; Tirmizî, Kıyâmet, 59; Nesâî, Îmân, 19, 33.)
Kâmil imanın göstergesi, kendisi için dilediğini öncelikle kendisine maddeten yakın olan komşusu için de dilemesidir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) komşusuna eziyet edeni şöyle tehdit etmiştir:
“Komşusu, şerrinden emin olmayan kimse cennete giremez.”
(Müslim, Îmân, 73; Buhârî, Edeb, 29; Tirmizî, Kıyâmet, 60; Ahmed, I, 387, II, 288, 336, 373, III, 154, IV, 31, VI, 385.)
Hadîs-i şeriften ilk anlaşılan mana, Hz. Peygamber Efendimiz’in müminleri komşuya eziyet etmekten sakındırmasıdır.
Hadîs-i şeriften anlaşılan diğer bir mana da komşusu şerrinden emin olmayan kimse, mümin olarak ölmüşse direk cennete giremez, cehennemde günahı kadar azaptan sonra cennete girer; komşuya eziyet etmeyi helal görerek ölmüşse kâfir olarak ölmüş demektir ki cennete hiç giremez demektir.