Fırat havzasının yukarı kısmında kurulmuş Akçadağ ilçemiz, il merkezine 37 km. olup, genellikle dağlık bir araziye sahip, belli başlı dağ, ova ve akarsu olarak, Nurhak dağları, Akçadağ ovası, Sultan suyu ile Tohma çayları sayılabilir. İlçemizin yüzölçümü 1.193 km2 olup, denizden yüksekliği 925 m.dir. 2000 yılı genel nüfus sayımına göre ilçe köyleriyle birlikte toplam nüfusu 48.670 olup, merkez ilçe nüfusu 13.432, köy ve bucak nüfusu 35.238'dir. İlçenin Kürecik ve Levent olmak üzere 2 bucağı, merkez Ören ve Yukarı Kozluca olmak üzere 3 belediyesiyle 72 köyü, 9 mahallesi ve 169 mezrası bulunmaktadır. Akçadağ ova ve dağlık bir konumda kurulmuştur, ilçeye karasal iklim hâkimdir. Sürgü ve Sultansuyu barajının suyu ile sulanan İlçemizde, başta kayısı olmak üzere, çiftçiliğin her türlüsüyle uğraşılmakta, genellikle aile ekonomisi tarıma dayanmaktadır. Eğitim ve kültürel faaliyetler ile halkın büyük şehirlerle fazla ilişki kurması, çok sayıda halkın Avrupa ülkelerine işçi olarak gitmesi, ilçenin kısıtlı olan sosyal hayatını modern hale getirmiştir. Okuma yazma oranı %98 gibi yüksek bir rakama ulaşmıştır.
Akçadağ, tarihi itibarıyla çok eskilere dayanmaktadır. Levent Vadisi Bağköy civarında yapılan yüzey incelemeleri sonucu görülen farklı büyüklükteki mağaralarda Geç Hitit Çağı’na ait olduğu düşünülen kaya kabartmaları bulunmuştur. Akçadağ’ın ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu bilinmemesine rağmen, ilçe merkezinde bulunan Arga Tepesi olarak bilinen Akçadağ höyüğü ve ören kasabası yolu üzerinde bulunan ikinciler höyüğünde yapılan arkeolojik kazılar neticesinde, M.Ö.2000 veya 3000 yıllarına ait orta tunç çağı kalıntılarına rastlanmıştır. Daha sonra geç Hitit, Roma ve Bizans dönemlerinde yerleşim yeri olarak da kullanılmıştır. Bazı köylerimizdeki mezar taşları, Akçadağ yöresinin Hıristiyanlar tarafından da iskân edildiği hususunda bilgiler vermektedir. İlçe, eski konaklama merkezi olan han kalıntıları açısından zengindir. Bunlardan Sarıhacı, Bekiruşagı ve Esenbey köylerinde, yine Kürecik bucağına bağlı Düvencik köyü civarında Hititler devrinden kalma Ferik kalesi ile kaya manzaralarını sayabiliriz. Tarihi ve doğal eserleri ile zengin olan Akçadağ İlçemizin Levent vadisi, ilçenin en önemli turizm değerini oluşturmaktadır. Çeşitli büyüklükteki mağaraların olduğu vadide, Genç Hitit döneminde yerleşim yeri olarak kullanıldığı düşünülen kaya kabartmaları bulunmuştur.
Osmanlı döneminde Kürecik Bucağına bağlı bazı köylerin, Yavuz Sultan Selim'in İran seferi sırasında doğu illerimizden çekilen halkın bir kısmının bu yöredeki dağlık kesime yerleştirilmeleriyle oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Akçadağ tahmini 1850 yıllarında bugünkü Levent Bucağında teşkilatlanmış, 1858 yılında ilçe merkezi şimdiki yeri Arga’ya nakledilmiş, ilçe’nin ismi 1864 yılında Akçadağ olarak değiştirilmiştir. Akçadağ Osmanlı salnamelerine göre 1847 yılında nahiye olarak idari yönde Malatya’ya bağlıdır. Malatya da Harput sancağına bağlı olduğundan Akçadağ da aynı idari bölümde yer alır. Hekimhan ve Doğanşehir İlçeleri Akçadağ’a bağlı birer köy veya bucak merkezi iken, 1921 yılında Hekimhan, 1944 yılında da Doğanşehir ilçemizden ayrılarak, Malatya’ya bağlı birer ilçe olmuşlardır.
Belediye teşkilatı 1910 yılında kurulmuştur. Akçadağ’ın 6 Ekim 1912 tarihinde iki mahalle teşkilatı olmuş, birinin adını Reşadiye, diğeri Mithat ismini almıştır. Bugün Akçadağ tepesinde Mithadiye Camisi ismini bundan dolayı almıştır.
1860’larda ağalık ve aşiret reisleri yalnız Akçadağ’da değil, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun her yerinde söz sahibi olduklarından, Sultan Abdülhamid’in Doğu Anadolu politikası içerisindeki Hamidiye alayları çerçevesinde Akçadağ’da da bir askeri kışla ve Sultan suyu harasında, devlete at ve zahire yetiştirilmesi için bir kışla yapılmasına karar verilmiştir. Akçadağ’a Hamidiye Kışlası, Sultan suyu harasına da Aziziye Kışlası yapılmıştır. Bu kışlanın yapımında Akçadağlılar bizzat amale olarak çalışmışlardır. Kereste, taş ve inşaat malzemelerini Akçadağlılar karşılamıştır. Bu kışlanın yapımı için Malatyalılar da 30 Temmuz 1863 tarihlerinde yirmi beş bin kuruş yardım taahhüdünde bulunarak, katkıda bulunmuşlardır. Hamidiye Kışlasında daimi olarak bir alay askeri birlik bulundurulmuş ve daha sonra Sultan suyu harasına taşınan bu birlik, Osmanlı ordusuna özellikle at ve zahire yetiştirmekle görevlendirilmiştir. Daha sonra Akçadağ’daki Hamidiye Kışlası 1970 yıllarında yıkılarak, yerine çok programlı lise, kültür sitesi, sosyal konutlar, devlet hastanesi yaptırılmıştır. Sultan Suyu Harası günümüzde de bu işlevini halen, 1928 tarihinden beri TİGEM’E bağlı bir işletme olarak devam ettirmektedir. Saf kan Arap atları yetiştirilmesi planlanan harada ünlü yarış atları yetiştirilmektedir. Yetiştirdiği atların yarışlarda birincilikler alması harayı daha önemli hale getirmiştir. 96 hektarlık arazisinde kısmen de olsa tarım ve ziraat alanında işlevini sürdürmektedir.