“Mü’minin, şu altı çeşit korku içinde olması gerekir:
1. Allah’ın, imanı geri alma korkusu
2. Kirâmen Kâtibîn meleklerinin kıyamet günü kişiyi rezil edecek amelleri yazma korkusu
3. Şeytanın kişinin amelini iptal etmesi korkusu
4. Ölüm meleğinin kişi gaflette iken ruhunu alması korkusu
5. Dünyaya aldanıp dünyanın ahirete engel olması korkusu
6. Çoluk-çocukla meşgul olup Allah’ın zikrine engel olması korkusu.
(Hz. Osman r.a.)
1. Allah’ın, imanı geri alma korkusu
Peygamberler hariç hiçbir kimsenin imanı masum değildir.
İman, korunmaya muhtaçtır.
İmanı; ilim, amel, zikir ve fikir/tefekkür ile korumaya çok önem vermek lazımdır.
Kul, imandan vazgeçmedikçe Allah kimsenin imanını geri almaz.
Allah’ın rahmeti, gazabına galiptir.
Allah, imanı razı olarak yaratır; küfrü ise rızası olmayarak yaratır.
“Muhakkak Allah, sapmayı isteyenin sapmasını yaratır, Kendisine yönelene de hidayet eder.”
(Ra’d sûresi 13/27)
2. Kirâmen Kâtibîn meleklerinin kıyamet günü kişiyi rezil edecek amelleri yazma korkusu
Âhiret azabından korkan, azaba sebep olacak amelden sakınır. Çünkü kulun her şeyi yazılmaktadır.
Azaba sebep olacak günahların yazıldığına inanan, elbette günah işlememeye gayret eder. Günah işlese bile hemen tövbeye yönelir.
Mü’min her gün kırk rekâtta “Mâliki yevmiddîn: Ceza gününün sahibi” deyip ceza ve hesap gününden korkarak günahtan uzak durmaya dikkat eder.
3. Şeytanın, kişinin amelini iptal etmesi korkusu
Şeytan, önce batılı hak gibi süsler, batılı nefse tatlı gösterir.
Kişinin amelinin iptalinin iki manası vardır:
1) Kulun, ölçüsü olmaz, şeytan kula nefsini kullanarak günah işletir. Kul günah işleye işleye, zamanla helal görmeye başlar. Helal görmeye başlayınca kâfir olur, böylece ameli iptal olmuş olur.
2) Şeytan mü’min kişiye vesvese verir, riya yapmasını sağlar, amelin sevabının gitmesine sebep olur.
Küfür amelin temelini iptal eder, riya ve hased de amelin sevabını giderir.
Mü’mine gereken, imanı-küfrü, tevhidi-şirki, helali-haramı bilmek, dostunu-düşmanını tanımak; emirleri yerine getirmeye çalışmak, haramdan sakınmak, yegâne dostu olan Allah Teâlâ’ya kulluk etmeye, Hz. Peygamber’i (s.a.s.) izleyip örnek almaya, mü’minlerle beraberce İslam’ı yaşamaya dikkat etmek; düşmanları olan şeytan, kâfir ve münafığa muhalefet etmek, düşmanlık etmektir.
4. Ölüm meleğinin, kişi gaflette iken ruhunu alması korkusu
İman ehli, ölüm her an gelebilir diye imanın gereğini yerine getirerek iman üzere ölmeye çalışır.
Kâmil mü’min için ansızın ölümün gelmesi söz konusu olmaz. Çünkü her an ölüm gelebilir diye uyanık hareket eder. Kişiye, eceline bir hafta kaldı dense ne yapacaksa öyle davranmalı; tövbeye yönelmeli, eksiklerini tamamlamalıdır.
Gaflet neden doğar?
Gaflet, ya cehaletten veya günahlardan doğar.
Cehaletin verdiği gafletten kurtulmanın çaresi, muttakî âlimden İslamî ölçüyü kazandıran ilim almaktır.
Günahların verdiği gafletin çaresi, kalp ve bedenle işlenen günahlara nasûh tövbe ile tövbe etmektir.
5. Dünyaya aldanıp dünyanın âhirete engel olması korkusu
Dünya, âhireti kazanmak için verilmiştir.
Dünya gaye değil, âhireti kazanmanın vasıtasıdır.
Dünyalık elde ederken haram yollardan sakınılır da helal yoldan kazanılır, helale harcanırsa ahireti kazandıran sermaye olur. O zaman dünya sermaye olur, ahiret kâr olur.
Sermaye, kârdan üstündür. Cenneti kazandıran dünya ahiretten üstün olur. İşte bu dünya, kelime manasında en yakın manasında olup övülen dünyadır.
Allah’ın rızasını ve cenneti kaybettirirse dünya kelime manasında en alçak manasında olup insanı da en alçak hale getirir ve böyle dünya yerilen dünya olur.
6. Çoluk-çocukla meşgul olup Allah’ın zikrine engel olması korkusu
Gerçek zikir ehli, içi Hak ile dışı halk ile olur; dışı, içine engel olmaz.
Çoluk-çocuk İslâmî terbiye ile yetiştirilir, çoluk çocuğuna helal lokma yedirirse, çoluk çocuk İslâm’a göre davranırsa; evin reisi de, kalbi, dili ve bedeni ile Allah’ı zikrederse, Allah’ı zikretmeye, anmaya, Allah’a kulluk etmeye engel olmadığı gibi aile ile ilgili her kazancı ve harcaması da ibadet hükmünde olur.