5) Âhirete yatırım yapılmalı
“Ey inananlar, Allah'tan korkun ve kişi, yarın için ne (yapıp) gönderdiğine baksın. Allah'tan korkun; çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”
(Haşir 59/18. )
Âyet-i kerîmede, dünya ömrü bugün, Âhiret ömrü yarın diye zikredilmiştir. Bugün yarın içindir. Çünkü yarın, bugünle kazanılmaktadır.
Âhiret yatırımının en güzel yolu sevileni vermektir:
“Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe (Allah yolunda harcamadıkça) birr’e/iyiye eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir.”
(Âl-i Imrân 3/92).
Biz neyi en çok seviyorsak onu Allah yoluna vermeliyiz.
Kalbimizi kardeşimize verelim yani sevelim. Neye mâliksek onu verelim, neyi daha çok seviyorsak Allah sevgisinin yerine geçmemesi için onu Allah için feda edelim de Allah’ın sevgisini elde edelim!...
Bütün bunlarda başarı ancak Allah’ın yardımı ile gerçekleşir. Öyle ise hem kavlen hem fiilen Allah’tan yardım isteyelim.
“Benim başarım ancak Allah’ın yardımı iledir. Ben sadece O’na tevekkül ettim ve daima O’na yöneliyorum.”
(Hûd 11/88.)
İyi olmak isteyen iyilerin yolunu izlemelidir. İyilerin yolu, Allah’ın sevgisini, kendilerinin sevdiği şeylerin sevgisine tercih etmek, bütün sevgileri ve sevgilileri Allah’ın sevgisine kurban etmektir. Önemli bir şey de yaptığını sırf Allah için yapmaktır. Çünkü Allah Teâlâ niyetleri biliyor. Hedef Allah rızası olmayınca yapılanların hiçbir değeri yoktur. Allah’ı tercih eden Allah’ın tercih ettiğini tercih eder de sevap sebebine yönelir. Şeytanın tehdidine aldanmaz. İşte şu âyet-i kerîme bunu net ortaya koymaktadır:
“Şeytan sizi (verirseniz) fakir olacaksınız diye korkutur ve size cimriliği emreder. Allah ise size (verene) katından bir mağfiret ve bir lütuf/bolluk va’d ediyor. Allah (ihsânı) geniş olandır, her şeyi bilendir.”
(Bakara 2/268.)
Şeytan, hem hayra engel olmak hem de şerre sebep olmak ister. Fakirlikten korkan, Allah’ın va’dine güvenmiyor, şeytanın tehdidine aldanıyor demektir. Veren kimse de Allah’ın va’dine güveniyor demektir.
Vermek ilâhî bağışlanma ve ilâhî lütfa ermek isteğinin ifadesidir. Ayrıca vermek Allah’ın fazlının geniş olduğunu, Allah’ın her şeyi bilerek emrettiğini tasdikin bir ifadesidir.
“Allah bu dini kendisi için seçmiştir. Dininiz ancak sehavet/cömertlik ve güzel ahlâkla düzelir. Dikkat edin! Dininizi işte bu ikisi ile süsleyiniz!.”
(Münâvî, Feydu’l-Kadîr, II, 209.)
Eğer sehâvet sahibi zenginler mallarını toplumun temel iki sınıfı ulemâ ve ümerânın yetişmesine sarf etseler, güzel ahlâk sahibi insanlar da topluma model/örnek olsalar işte o zaman huzur toplumu olur.
Dinin ıslahı dindarının ıslahıyla, dindarının ıslahı ilmiye sınıfının ıslahıyladır.
İlmiye sınıfı düzelirse toplum düzelir.
İlmiye sınıfının yetişmesi, ilmiye sınıfını yetiştirecek müesseseye bağlıdır. Bu müesseseler de ancak cömert zenginlerin infakıyla meydana gelir.