Ülkemizi geri kalmışlıktan, sömürülmekten ve dilencilikten kurtarmak, Milletimizin mutlu ve huzurlu olmasını sağlamak, kalkınmış zengin bir Türkiye için ağır sanayi hamlesini başlatmak ve Milli Harp Sanayini kurmak zorunda olduğumuza inanan Erbakan;
"Türkiye büyük bir devlettir. Devletimiz ne yapacağını bilmektedir. Milletlerarası yarışta en şuurlu, en büyük kalkınmayı milletimiz başarıyla yürütmektedir. Milletimizin, nasıl yurdumuzu koruyan şanlı şerefli bir ordusu varsa, silahlı kuvvetleri varsa, Türk milleti olarak gördüğümüz diğer bir gerçek de milletimizin aynı zamanda büyük bir kalkınma ordusu da vardır.’’ diyerek, Türkiye’ye Ağır Sanayii kurup, dünyanın en ileri ülkeleriyle boy ölçüşmesine karar vermişti. 1975 yılında dünya milletleri arasında Türkiye, 25. sıradayken, sadece bir plan çerçevesinde 15. sıraya zorlamak ve 10 sene içerisinde de bütün dünyadaki ilk 10 ülke arasında yer alması amacıyla, Milletle el ele vererek çalışmalarını başlatmıştı.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Ağır sanayinin gerçek anlamda yürüyebilmesi için, öncelikli hedefi olan ulaşım şebekesiyle 16 bin kilometre yüksek standartlı yol yapımını plana almıştı. Avrupa-Asya otobanı yapılacak, yurdumuzun içerisinde birçok ağır sanayi, bu otobanlar içine alınacaktı. Dünyanın kilit noktasında olan Türkiye’nin bu yolları arasında 1975-1982 yılları arasında yapılacak olan 200 büyük sanayi tesisi, plan dâhiline girmişti. 200 tanesi büyük, toplamda 462 fabrikanın plan ve projelerini hazırlatıp temellerini attı. Bu dev tesislerin 70 kadarı fiilen işletmeye açılmış ve kâr sağlanmaya başlamıştı. Geri kalan 254 fabrikanın çoğunun kaba inşaatları ve hizmet binaları sürüyordu. Birçok Fabrikanın makineleri bile hazırlanmaya başlanmıştı.
Bütün bu plan ve projeler bir araya geldiği zaman
18 çimento fabrikası,
16 gübre fabrikası,
14 şeker fabrikası,
23 Sümerbank fabrikası,
6 SEKA fabrikası,
77 büyük sanayi tesisi
63 organize sanayi bölgesi
250 küçük sanayi sitesi.
7 demir çelik tevsiat ve yeni kuruluşlar.
32 ağır makine fabrikası
Makine Kimya Enstitüsü’nün makine sahasında yeni büyük atılımları olacak olan,
4 takım tezgâhı fabrikası.
10 motor sanayine ait tesis,
11 elektromekanik sanayine ait tesis,
3 araştırma merkezi,
4 elektronik sanayine ait tesis,
1 telekomünikasyon sanayine ait tesis,
1 tane de uçak Fabrikası
72 adet ağır sanayi kuruluşu
Sadece 5 yıl içinde yani 1982 yılına kadar başlanıp bitirilmek üzere hedefe alınmıştı. Bütün bunların hepsi 462 tane tesis için 239, 5 milyar lira, bütçe planlanmıştı.
Bu yatırımlara mukabil her yıl bu yeni tesislerden 259 milyar liralık üretim sağlanacak, 1 milyon 208 bin kişiye iş imkânı bulunacaktı. Bu tesislerle birlikte yan sanayi ve diğer hizmetleri de göz önünde bulundurulduğunda 4-5 milyon kişiye yeni istihdam oluşturulacaktı.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın hazırladığı 5 yılık kalkınma planlarının tatbik edilmesi durumunda 2000 yılına gelindiğinde nüfus 82 milyon olacak, 400 milyar dolar gelirle Almanya yakalanacaktı, İtalya ve Fransa ise geride bırakılacaktı. Erbakan, bu yılların çok uzun yıllar olmadığını sadece bir asrın son 25 senesi olduğunu ve Türkiye'nin bunları başarabilecek potansiyele sahip bir ülke olduğunu daha o yıllarda hesaplıyor ve haykırıyordu.
Erbakan sadece Türkiye'nin kalkınmasıyla ilgilenmiyordu, diğer Müslüman ülkelerin de geri kalmışlığından üzüntü duyuyordu. Bunlar arasında sadece, Suudi Arabistan'ın petrol gelirlerine rağmen, yine de Türkiye'den daha az gelişmiş olduğunu ortaya koyuyordu. 35 büyük Müslüman ülke gelirlerinin 191 milyar dolar ettiğini, diğer küçük ülkelerin de buna eklenmesi durumunda ancak 200 milyar dolara ulaştığını, oysa sadece Fransa'nın 235 milyar dolarlık gelire sahip olduğunu üzülerek belirtiyordu.
MSP’li Bakanlarda, Erbakan’ın liderliğinde planlanan çalışmalara ayak uydurmaya çalışıyor, hem maddi, hem de manevi alanda çok becerilikli ve bereketli çalışmalar yapıyor ve yaptığı başarılı çalışmalardan dolayı, bu Hükümete “Erbakan Hükümeti” dedirtiyorlardı. Başta Ecevit olmak üzere diğer bütün CHP’li bakanların, Erbakan’ın güdümüne girdiği kamuoyunda söyleniyordu.
Hükümet çalışmaları düzgün giderken, CHP’nin gündeme getirdiği ‘’Af Yasası’’ ortalığı karıştırmıştı. MSP’liler özellikle, “Eyleme geçmiş ve fiili suç işlemiş 141, 142, 146 ve 149’ncu maddelere giren anarşistlerin” affına şiddetle karşı çıkmıştı. Ancak ‘’163’’ dâhil, diğer bütün fikir suçluların affına taraftardı. 15 Mayıs 1974’te Af Yasası Meclis’te onaylandı. MSP’liler sadece fikir suçlarının affına “Evet”, eylemcilerin ve anarşistlerin affına ise “Hayır” dediler. Kanun bu şekliyle Meclis’ten geçti. Ancak CHP, hemen arkasından Anayasa Mahkemesi’ne giderek onların da affedilmesini sağladı. Ne var ki meşrep taassubundan ve benlik sevdasından bir türlü kurtulamayan, hazımsız ve huzursuz bazı milletvekilleri, “Komünistleri nasıl affedersiniz?” diye MSP içinde, Erbakan’a açıkça tavır almaya ve problem çıkarmaya başlamışlardı.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan, bilim ve ilim adamı olmasının yanı sıra aynı zamanda dindar kişiliğe sahipti. Dini vecibelerini her şeye rağmen aksatmazdı. Türkiye’de devlet erkânı bir Başbakan Yardımcısı sıfatıyla Hacca gitmenin ilk şerefini kazanmıştı. Daha sonra Kenan Evren, Bülent Ulusu, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Kaya Erdem, gibi şahısların da hacı olmasına bir nevi öncülük etmişti. Hacca fırsat buldukça, her sene olmasa bile, hac ibadetini sıkça yerine getirmeyi ihmal etmezdi.