1994 yerel seçimlerinden büyük bir başarıyla çıkan RP, en küçük belde ve Mahalle Teşkilatına kadar Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın kontrolündeydi. Milli Görüş Harekâtını uzun emek ve sabırlı adımlarla iktidara doğru taşımaya çalışan Erbakan’ın liderliği, teşkilat içerisinde tartışılması mümkün değildi. Her ne kadar içerden veya dışarıdan olmak üzere birçok kesim ‘’Yaşlı ve inatçı, fanatik batı düşmanı ve uzlaşılamaz’’ gözüyle tanımlasa da teşkilat ve tabanı üzerindeki etkisi tamdı.
1995 Erken Genel seçim öncesi RP’de yapılan istişarelerde, Merkez sağdan ve Cemaatlerden oy alabilmek için Milli Görüş düşüncesinin vitrinine çeşitli isimler monte edilmeye başlanmıştı. Bu isimlerin özellikle sistemle ve ABD’ ile barışık olması dikkat çekiyordu. Merkez sağı toparlama adına adı geçen Ali Coşkun, Demokrat Partinin Mirasını ve babasının soyadını Taşıyan Aydın Menderes ve Milliyetçi sağın önemli ismi Şaban Karataş, Demirel’in Tarım Bakanı Cemal Külahlı, merkez sağın toparlanmasında isimleri geçen Abdulkadir Aksu, Cemil Çiçek ve Gazeteci Nazlı Ilıcak gibi birçok sayıda yeni isim vardı. Refah Partisi Mahalli idarelerin de yaptıkları çalışmalarla büyük nam yapar. Yapılan çalışmalar, bu vitrin değişikliğiyle birlikte Refah Partisine büyük bir ivme kazandırmıştı.
MTTB eski başkanlarından İsmail Kahraman, Ali Coşkun, Cemil Çiçek, Abdulkadir Aksu, Zeki Ergezen, Hasan Kalyoncu ve Tayyip Erdoğan tarafından kurulan ‘’Birlik Vakfı‘’ Yenilikçilerin karargâhı gibi faaliyet gösteriyordu. Açılışına Korkut Özal ve Necati Çetinkaya’nın da iştirak ettiği, 1 Temmuz 1995'teki 10.Genel Kuruluna ise Mesut Yılmaz, Hasan Celal Güzel, Muhsin Yazıcıoğlu, Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve Abdulkadir Aksu'nun yanında Fethullah Gülen ve yakın adamı Manisa milletvekili Rıza Akçalı'nın da katılımı dikkatleri çekti. O dönemde Prof. Esat Coşan'ın da desteklediği bilinen bu hareket, Milli Görüş bünyesinde anti- Erbakan bir oluşumu ve partide yenilikçi-gelenekçi tartışmaları da filizlendirmeye başlamıştı.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yakın çalışma arkadaşları kendisinin talebeleri gibi idi. Onları çok iyi tanıyordu. Belediye Başkanlıkları ve Millet Vekili aday adayı seçimlerinde Parti içi demokrasilerde ve istişarelerinde karar verme sürecin de bazen etkili olamayabiliyordu.
24 Aralık 1995'te yapılan seçimlerde RP % 21,38 ile Meclise 158 milletvekili ile girerken, ANAP ise % 19,65 ile 132 milletvekili sahibi olur. Üçüncü parti olan Tansu Çiller'in DYP'si ise % 19,18 ile 135 milletvekili çıkarmıştı. Yüzde 10 seçim barajını Türkiye'ye yerleştiren ANAP bu kez bu sistemin kendi mağduru konumuna gelmişti. 1995 seçimlerinde birinci parti RP'den yaklaşık 3 puan geride kalan merkezin iki liberal partisi ANAP ve DYP bir birlerini yiyerek parçalamaya başlamışlardı.
Üç büyük gazetenin Ankara'daki temsilci ve yazarlarının Mesut Yılmaz'ın evinde seçim gecesi yaptıkları toplantının ardından, 'Vatandaş ANAYOL dedi' manşetleri atılmaya başlamıştı.
1995 seçimleri öncesi birleşme yerine bir birini kıyasıya eleştiren ANAP ve DYP, kamuoyu ve taban baskısıyla bu kez birlikte koalisyona hazırlanmaktaydı. 1996'nın ilk günlerinde kurulan ANAYOL hükümeti adeta kör topal gitmeye çalışıyor, hatta gidemiyordu. Ecevit'in dışarıdan desteklediği ve dönüşümlü başbakanlık sistemine dayanan ANAYOL Hükümeti Refah Partisinin Etkili muhalefeti ile ömrü çok uzun olmamıştı. Refah Partisinin, güvenoyu oylamasının usulsüzlüğü hakkında Anayasa Mahkemesine başvurusu sonuç getirmiş, Başbakan Mesut Yılmaz hakkındaki, 5 Haziran’da verilen gensorunun sonucunu bile beklemeden Süleyman Demirel’e 6 Haziran 1996 tarihinde istifasını verir.