1977'nin sonunda AP'den 9 milletvekilinin ayrılmasıyla Mecliste çoğunluğu kaybeden MC hükümeti sona ermişti. 1978 başında Ecevit, AP'den ayrılan ve Meşhur "Güneş Motel Milletvekili pazarlığı" sonucu sağlanan 11 kişi ile 17 Ocak 1978'de hükümetini kurdu. Ve Erbakan ilk defa muhalefet görevi üslenmişti.
Ecevit'in başbakanlığı döneminde Erbakan hakkında açılan davalar bir bir düşerken Onunla ilgili tartışmalar da süregelir. Bu arada 17 Ocak 1978'de kurulan Ecevit hükümeti, 1979 ara seçimlerinde ortaya çıkan düşmüş oy sayısı sebebiyle demokratik teamüller gereği istifa etmesi gerekiyordu. İşte Ecevit bu teamüllere uydu ve hükümetten çekildi.
Ecevit başarısız olmuş, daha fazla yıpranmamak için bırakıp gitmiş, memleket hükümetsiz kalmıştı. Sayın Demirel ise ‘’-Ben gelirsem kısa zamanda enflasyonu önlerim…- Anarşiyi durdururum…’’ deyip duruyordu. Tek başına başarılı olabileceğine inanıyordu. Bunun için bir fırsat ve imkân istiyordu.
MHP adına Alparslan Türkeş, destek verirken MSP adına Erbakan ‘’Kerhen’’ destek vereceklerini açıklar. Bu formülü kabul eden Demirel tek başına hükümeti kurmuş. Bundan dolayı bu 43. Cumhuriyet Hükümetine kamuoyunda ‘’Kerhen MC’’ hükümeti denmiştir. MSP adına Demirel hükümetine ‘’Kerhen’’ destek veren Erbakan, kadayıflı meşhur söylemi bu döneme aittir.
Ancak Demirel'e rağmen enflasyon, anarşi tırmanıyor, paranın değeri düşüyor ve gidişat iyi neticeler vermiyordu.
1979 senesi sonrasıydı. Ordu komutanları, Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren aracılığıyla, o zamanki Cumhurbaşkanı Sayın Fahri Korutürk'e bir muhtıra vermişti. Bu muhtırada genel olarak, Meclis'in ve iktidarın tutumunun tatminkâr olmadığı belirtiliyor, meselelere acil çözümler bulunması lüzumuna işaret ediliyordu. Bu muhtıra, partiler arasında tartışılırken, Cumhurbaşkanı Sayın Fahri Korutürk'ün görev süresi dolduğu için, yeni cumhurbaşkanı seçilecekti. Ancak bu seçim, Demirel'in partizanca tutumları sebebiyle uzadıkça uzuyordu.
CHP’nin adayı, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur da yeterli oyu alamamıştı. Hatta bir ara, Eski Cumhurbaşkanları ve tabi senatör olan Cevdet Sunay ve Fahri Korutürk’ün, Korkut Özal’ı Cumhurbaşkanı adayı göstermek istedikleri, ancak sakallı olduğu için buna yanaşamadıkları iddiaları bile ortaya atılmıştı. Bir yandan devamlı körüklenen sağ-sol kavgası ve giderek alevlenen anarşi belası da iyice azmıştı. Bir yandan kilitlenen cumhurbaşkanlığı seçimi, bir yandan ağırlaşan hayat şartları ve geçim sıkıntısı ve hepsinden önemlisi, kasıtlı olarak körüklenen ‘Gericiler geliyor, laiklik elden gidiyor’ yaygarası, yeni bir ihtilal’a zemin hazırlıyor ve gerekçe oluşturuyordu.
23 Temmuz 1980’de İsrail hükümeti, bütün dünyanın tepkisine rağmen, Kudüs'ü İsrail'in ebedi başkenti olarak ilan etmişti. Söz konusu kararın 30 Temmuz 1980 tarihinde İsrail parlamentosu Knesset'te onaylanması üzerine 28 Ağustos 1980’de Türkiye, tepki olarak Kudüs'teki Başkonsolosluğu kapatıp İsrail’le ilişkilerini maslahatgüzarlık seviyesine indirmişti. MSP Genel Başkanı Prof Dr. Necmettin Erbakan, Milli Görüşün ve kendisine yakın çevrelerin bu tepkisini dile getirebilmesine imkân tanımak için 6 Eylül 1980’de Konya’da bir "Kudüs'ü Kurtarma Mitingi" düzenlemeye karar verir. Konya Belediye Başkanı MSP'li Keçecilerin önderliğindeki Tertip Komitesi'nin hazırladığı ve MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ında katıldığı mitinge, Konya ve çevre illerden gelen yaklaşık 100 bin kişi katılır.
6 Eylül 1980de “Kudüs’ü Kurtarma Günü” adıyla, Konya’da yapılan muazzam mitinge, dışarıdan katılan bazı provokatörlerin kasıtlı ve planlı şımarıklıkları, bardağı taşıran son damla sayılıyor ve bir hafta geçmeden, 12 Eylül 1980 günü Kenan Evren, Ordu adına yönetime el koyuyordu.