Haberin Kapısı
2016-11-10 02:00:59

Necmettin Erbakan ‘’O Bir Lider ve Devlet Adamıydı"

Ramazan Peri

perimedya@gmail.com 10 Kasım 2016, 02:00

Prof. Dr. Necmettin Erbakan, 17 Ocak 2011’de tekrar Saadet Partisi genel başkanlığına seçilir. ‘’Bizim için neferlik ile Liderliğin hiçbir farkı yoktur.’’ diyerek 85 yaşına rağmen inandığı Milli Görüş davasına,  ‘’Ebu Eyyûb El-ensari’’  misali, mücadelesine devam ediyordu. Ömrü boyunca, büyük acılar yaşamış, büyük sıkıntılar çekmişti. Ülkesindeki insanları düşünürken, Dünya mazlumlarını da unutmamıştı. İnandığı dava uğruna, dört defa partisi kapatılmış, ceza yemiş, cezaevinde yatmış, iftiraya uğramış, alaya alınmış, hakaretler yemişti. Bütün bu yapılanlara rağmen,  yılmamış, yıkılmamıştı. Yaşı ilerlemiş, sağlık problemleri artmış, artık yürümekte zorlanıyordu. İnandığı davasını anlatacağı, insanlık için gözyaşı dökeceği kürsüsüne, asansörle çıkıyordu. Ama inandığı davasından asla vazgeçmiyordu.  Bu tutumu çoğumuza ters gelse de, Erbakan’ın hayat boyu izlediği o mücadeleci ruha uygundu. Çünkü onun bir amacı vardı: Amacına yürüyordu. Amacı olan insanlar ölümüne yürürdü. Bu yüzden Erbakan’ın direnişi “kişisel ihtiras” olarak algılanmamalı, yadırganmamalı, saygıyla karşılanmalıydı. 

            Prof. Dr Necmettin Erbakan, son olarak 26 Aralık 2010 tarihinde, Saadet Partisi Trabzon İl Teşkilatının kongresine katılmak üzere, Trabzon’a gider.  Prof. Dr. Necmettin Erbakan, 3 Ocak 2011 tarihinde sabaha yakın saatlerde sol ayağında nükseden damar iltihabı nedeniyle, Ankara Güven Hastanesin de yoğun bakıma alınır. Bir süre tedavi görerek taburcu edilir. Bir süre sonra, solunum ve kalp yetmezliği rahatsızlığı sebebiyle tekrar hastaneye kaldırılır. Ankara'daki Güven Hastanesi'nde yoğun bakım altında uygulanan tüm tedavilere rağmen solunum yetmezliğine bağlı, kalp ve çoklu organ yetmezliği sebebiyle durumu daha da kötüye gider.  27 Şubat 2011 sabahı saat 8.50’de doktorlarının muayenesi esnasında koroner arter rahatsızlığı sonucu şuurunu yitirerek komaya girmiştir.  Saatler aynı sabahın 11.40’ını gösterirken doktorların tüm müdahaleleri ile yaşamsal işlevlerinin desteklenmesine rağmen yaşamını yitirmiştir.

            1 Mart Salı günü Sabah namazı sonrası Ankara Hacı bayram Camii’nde kılınan namazın ardından İstanbul’a uğurlanan Erbakan Fatih Camiinde yüz binlerin katıldığı bir cenaze namazı sonrasında Merkez Efendide bulunan Aile Kabristanı’na defnedilir.

            ‘’İNNA LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİUN’’

            Büyük ve liderlik vasfı taşıyan insanlar; şahsiyetlerini inandıkları emelleri ve ruhu, inançlarından alırlar. Kendisinde tecelli eden sıfatları davasına ve yandaşlarına, bir potada eriterek verirler.

            Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a kişiliğinin rengini veren ruh hali devrimcilikti. O hayatını sadece kendisinin ve yandaşlarının ‘’Dünya Hayatı’’ için yaşamaya adamadı. Dünyada ve Türkiye’de insanlığa bir kimlik kazandırmak, değişim rüzgârlarını başlatmak, zihinlerde oluşan düşünce kalıplarının dışına çıkarak olmazları öğütüp hamur ederek uygulama safhasına koymaktı. O sadece, dindar kesime hitap etmedi, yönetme ve liderlik etme sanatına yüksek bir standart getirerek eyyamcı liderleri ve politikacıları sarsarak; alternatif, yüksek, geniş, görüşlülük üretme modeli oldu. Zihinlerdeki kalıpların dışına çıkarak yeni kalıplar döken bir siyaset dâhisi, bir ekonomi mimarı oldu. Kendisine yapılan tüm karalama kampanyalarına, ambargoya, iftiraya, ihanete ve linç kampanyalarına rağmen azminden hiçbir şey kaybetmedi. Millet’i ve ümmet için sabırla, azimle çırpınmaya devam etti.

            Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı sıradan politikacılardan ayıran en büyük özellik popülerlikten uzak durmaya çalışması ve inandığını cesaretle ve ısrarla söylemesidir. O toplumun genel eğilimlerine aldırmayarak onca tepkilere rağmen akıntıya kürek çekercesine ısrarlı tutumuyla çoğu zaman haklı çıktı. Hitabetini ve yeteneğini, insanları etkileme konusundaki başarısını iktidara gelmek veya kalmak için kullanmadı. Yönlendirmelere inanç ve öz değerlerinden fedakârlık ederek baskılara boyun eğmeyerek başarılarını kişisel ihtirası için kullanmadı. Dünyada o kadar cereyan ve akımlar varken o kokmadan ve ezilip bükülmeden bir Devlet adamı olarak doğrudan dinden bahsetti. Bu fikirleri devrim niteliğindeydi. Elbette bu tabulara dokunmanın ve çığır açan fikirlerininse bir bedeli olacaktı. Bu bedelleri yılmayarak korkmayarak ödemeye devam etti.

            Prof. Dr. Necmettin Erbakan sadece Türkiye’de değil Dünya ve İslam coğrafyasında da bayraklaşan bir isim oluverdi. Hükümetlere iştirak ettiği dönemlerde ve Başbakanlık döneminde sıradan bir lider ve devlet adamı olmadığını göstermişti.  Onun fikir ve düşünce akımları, Dünya dengelerini alt üst edecek nitelikteydi. Proje ve fikirlerini, fiiliyata sokması birçok karanlık odakların uykularını kaçırmaya yetmişti. Türkiye’nin son 45 yılında tüm siyasi gelenekler parçalanırken bu sürece en iyi direnebilen bir harekâtın Lideri olmuştu...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.