Bu soruyu şahıs, aile, kurum, ülke ve İslam dünyası olarak kendimize sormalıyız.
Huzurumuz yoksa, yanlış yapıyoruz demektir.
Huzursuzluğumuzun bazı sebepleri olarak şunları sayabiliriz:
1. Yanlış bilgiye sahip oluşumuz,
2. Yanlış anlayışa sahip oluşumuz,
3. Yapmamamız gerekenleri yapıyor ve yapmamız gerenleri de yapmıyor oluşumuz,
4. Adaleti terk edip zulmedenlere karşı çıkmayıp olup bitenleri seyrediyor oluşumuz,
5. Müslümanlar olarak birbirimize tahammül edemeyip kardeşliği terk edişimiz,
6. Nefsimizi disiplin altına almayıp alışkanlıklarımıza esir oluşumuz,
7. Tembel oluşumuz,
8. Tövbe etmeyişimiz vs. gibi.
1. Yanlış bilgiye sahip oluşumuz
Yanlış bilgiyi, doğru bilgi ile kıyas edince anlayabiliriz.
İtikadî yanlışlığımızı, Usûliddîn dediğimiz Ehl-i Sünnet Akaidine ehliyle müracaat ederek anlayabiliriz.
Amelî yanlışlığımızı, Fıkıh Usulü ile İslam Fıkhına yine ehliyle müracaat ederek anlayabiliriz.
Ahlakî yanlışlığımızı Hz. Peygamber’in (s.a.s.) ahlakıyla kıyas ederek anlayabiliriz.
2. Yanlış anlayışa sahip oluşumuz
Yanlış anlayışın kaynağı yanlış bilgidir.
Bilgi doğrulanınca anlayış da kendiliğinden doğrulanmış olacaktır.
Bu konuda en önemli olan, ölçüyü kavramaktır. Çünkü ölçüyü kavrayan daima gelişir, ölçüyü kavramayan daima değişir.
3. Yapmamamız gerekenleri yapıyor ve yapmamız gerenleri de yapmıyor oluşumuz
Bunun çaresi, İblis’in (lanetullahi aleyh) durumuna düşmeyip Âdem aleyhisselamı örnek almaktır.
İblis-şeytan 5 şeyden dolayı bedbaht oldu: 1) İşlediği günahı ikrar-itiraf etmedi, 2) Pişmanlık duymadı, 3) Nefsini kınamadı, 4) Tövbeye azmetmedi, 5) Allah’ın rahmetinden ümit kesti.
Âdem aleyhisselâm 5 şeyden dolayı mes’ûd oldu: 1) Günahını ikrar etti, 2) İşlediği günahına pişman oldu, 3) Nefsini kınadı, 4) Tövbe etmede acele etti, 5) Allah’ın rahmetinden ümit kesmedi.
(Muhammed b. Düriy, İbn Hacer’in Münebbihât’ından)
4. Adaleti terk edip zulmedenlere karşı çıkmayıp olup bitenleri seyrediyor oluşumuz
Bu konuda kurtuluşumuz, zalimlerin başına ne gelmişse seyredenlerin de başına aynı şeyin geldiği gerçeği ile uyanmamız ve uyandırmamıza bağlıdır. Çünkü zulme rıza da zulümdür ve günaha rıza günahtır.
Allah, toplumları küfür ve şirk içinde olduğunda değil birbirlerine zulmettikleri zaman helak etmiştir. Peygamberlerin davetine inkâr edip karşı çıkanları ise helak etmiştir. Böylece Peygamberlerin hak üzere olduklarını ispatlamış ve inkâr edip karşı çıkanlara karşı onlara yardımını göndermiştir.
Kâfir de olsalar adalet üzere devam ettikçe devletleri ayakta durur; zulmedenler Müslüman da olsalar ayakta duramaz, helak olurlar.