1. Nefsimizi tanımak
2. Nefsin tezkiyesini kabullenmek ve tezkiyeye yönelmek
3. Günah ehlini ve günah ortamını terk edip sevap ortamını ve sevap ehlini bulmak
1. Nefsimizi tanımak
Nefis çeşitlerinden hangisinin içinde olduğumuzu bilmek.
Kur’ân’da geçen nefis çeşitleri:
1) Nefs-i emmâre,
2) Nefs-i levvâme,
3) Nefs-i mülhime,
4) Nefs-i mutmeinne,
5) Nefs-i râdıye,
6) Nefs-i mardıyye.
(Yusuf, 12/53; Kıyâme, 75/2; Şems, 91/7-8; Fecr 89/27-28)
Nefisteki kuvvelerden hangisinin hâkimiyetinde olduğumuzu bilmek.
Nefisteki kuvveler: 1) Kuvve-i akliyye, 2) Kuvve-i şeheviyye, 3) Kuvve-i gadabiyye.
Kuvve-i akliyye, meleklerle müşterek yönümüzdür. Kuvve-i şeheviyye ve gadabiyye ise hayvanlarla müşterek yönümüzdür.
Bize gereken, meleklerle müşterek yönümüzü hayvanlarla müşterek yönümüze galip kılmak, hayvanlarla müşterek yönümüzü de terbiye ile tadil etmektir.
Terbiye ve tezkiye, “yok”u var etmez, “var”ı da yok etmez, olanı tadil eder.
Müminlerle ilgili olarak Kur’ân-ı Kerîm’de yapılan şu taksimatın neresinde olduğumuza bakmamız gerekir:
ثُمَّ أَوْرَثْنَا الْكِتَابَ الَّذِينَ اصْطَفَيْنَا مِنْ عِبَادِنَا فَمِنْهُمْ ظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ وَمِنْهُم مُّقْتَصِدٌ وَمِنْهُمْ سَابِقٌ بِالْخَيْرَاتِ بِإِذْنِ اللَّهِ ذَلِكَ هُوَ الْفَضْلُ الْكَبِيرُ
“Sonra Biz Kitabı, seçtiğimiz kullarımıza miras olarak verdik. Onlardan kimi nefsine zulmeder. Kimi mûtedildir, orta yolu tutar. Kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda öne geçer. İşte büyük lütuf budur.”
(Fâtır sûresi 35/32)
Bu âyet-i kerîmeye bakıp eğer biz zâlim isek, muktesıd (orta yolu takip eden veya günahı ile sevabı denk olan kimse)den olmaya, eğer muktesıd isek sâbikûn olan kimseler (önde giden; sıddıklar, şehidler ve sâlihler)den olmaya çalışmamız gerekir.
2. Nefsin tezkiyesini kabullenmek ve tezkiyeye yönelmek
Nefsi tezkiye, nefsi tasfiye etmek ve nefsi tedip etmektir.
Tasfiye; küfürden, şirkten, günahlardan ve kötü huylardan kalbi pâk kılmaktır.
Tedib; nefsi edeplendirmek ve güzel ahlaklı kılmaktır.
En güzel edep ve en güzel ahlak, en güzel edeplide ve en güzel ahlaklıda bulunur. En güzel edepli ve en güzel ahlaklı, Hz. Peygamber aleyhisselam olduğuna göre, en güzel edep ve en güzel ahlak, Rasûlullah’ın ahlâkı ile ahlâklanmak ve edebiyle edeplenmektir.
Hayatta bulunan kimselerde bu güzel özelliklere kimler sahipse onların beraberliğinde bulunarak onların edebiyle edeplenmek, daha faydalı ve daha netice verici olur.
Kalpteki ve akıldaki küfrü, şirki ve kötü ahlakı ilim ve âlim ile tezkiye, günah kirlerinden temizlemek ve nefsi tadil etmekle mümkündür. Zira fikre fikirle, insana insanla tesir edilir. İşte bundan dolayıdır ki insana, insan cinsinden peygamberler gönderilmiştir.
3. Günah ehlini ve günah ortamını terk edip sevap ortamını ve sevap ehlini bulmak
Sevap ehli ile beraber olmanın gerekliliğini ve önemini Hz. Peygamber (s.a.s.)’in şahsında Allah Teâlâ bize şu âyet-i kerîmede emretmiştir:
وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُم بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ وَلَا تَعْدُ عَيْنَاكَ عَنْهُمْ تُرِيدُ زِينَةَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَلَا تُطِعْ مَنْ أَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَن ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ وَكَانَ أَمْرُهُ فُرُطاً
“Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme.”
(Kehf sûresi 18/28)
Bu âyette, bize bu kimselerin bir alâmeti olarak hedeflerinin Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak olduğu belirtilmiştir.
Kimlerle beraber olmamızı emreden bir başka delil de şu âyettir:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ
“Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sadıklarla beraber olun.”
(Tevbe sûresi 9/119)
Bu âyet-i kerîme, sadıkları hem cisimle hem kalple hem de onları Hz. Peygamber’i (s.a.s.) izledikleri müddetçe izlemeyi kapsamaktadır.
Allah, nefsimizi doğru tanımayı, nefsimizi tezkiye etme idrakini, günah ehlini ve günah ortamını terk edip sevap ortamını ve sevap ehlini bulup istifade etmeyi nasip eylesin!