Allah Teâlâ ne güzel buyurmuştur:
“Kendinizi temize çıkarmayın. O (Allah), kimin takvalı olduğunu en iyi bilendir.”
(Necm sûresi 53/32.)
Bize gereken, kendimizi iyilerle kıyas etmektir. İyilerin başında peygamberler ve varisleri gelmektedir. Dünya konusunda bizden altta olana bakıp şükretmek, maneviyatta ise bizden üstekilerle kıyas edip nefsimizi kınamak gerekir.
“Nefsine ait bir şeyi güzel gören bir kimse kendi ayıplarını ve kusurlarını görmez. Her hususta nefsini itham edenlerden başkası kendi kusurlarını göremez.”
Ebu Osman Hîrî (rh.a.)
Bir hadîs-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Allah bir kulu severse, onu dinde fakîh kılar, dünyaya karşı zâhid kılar (tenezzül etmez kılar), nefsinin ayıbını kendisine gösterir.”
(Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, I, 255.)
Kişi, kusurunu görmezse nasıl o kusurdan kurtulup güzel sıfat sahibi olabilir ki.
Kusurumuzu görebilmemiz için dinin fıkhını/inceliğini yani ölçüyü bilmemiz gerekir. Ölçüyü bilince sâlihlerden olmayı da dert edinmişsek iyilerle kıyas eder ve kusurumuzu görürüz. Dünya engelini aşar ve sâlih olmanın gereğini de yerine getirirsek Allah’ın sevdiği kul oluruz.