Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
" إِنَّ اللهَ لَمْ يَبْعَثْنِي مُعَنِّتًا وَلَامُتَعَنِّتًا، وَلَكِنْ بَعَثَنِي مُعَلِّمًا وَمُيَسِّرًا."
“Şüphesiz Allah beni muannit ve müteannit değil, fakat muallim ve müyessir olarak gönderdi.” (Müslim, Talâk, 29.)
Muannit: Zorlaştırıcı; insanlara meşakkatli işleri yaptıran.
Müteannit: İnsanların hata etmelerini isteyen.
Muallim: Hayrı öğreten.
Müyessir: İşi kolaylaştıran. (Ahmed Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme ve Şerhi, VII, 460.)
Bu hadîs-i şerîf çok uzun bir hadîsin sonunda geçen bir bölümdür. Şüphesiz Hz. Peygamber (s.a.s.) elbette böyle bir kimse değildir, böyle de olmamıştır.
Bu hikmetli söz bizedir. Siz de beni takip edin, benim yaptığım gibi olun, zorlaştırıcı olmayın, kimseyi zora düşürmeyin, demektir.
Müslüman, kâfirin bile küfürden kurtulmasını isterse, Müslümanın kaymamasını daha çok ister. Hem kayanları kaymaktan kurtarmaya hem de kaymak üzere olanları o halden çevirmeye çalışmalıdır. Müslümanların hakta sebat etmesine ise daha çok çalışması gerekir.
Hz. Peygamber’in (s.a.s.) en önemli özelliklerinden birisi, belki de en önemlisi din ve dünya için, dünya ve âhiret için hayrı öğreten, öğrettiği kişiyi terbiye eden ve istikamete ulaştıran, istikâmette olanı o istikamette tutmaya çalışan olmasıdır.
İşin temeli imandır, imandan önce de ilimdir. İlimden kasıt ise Allah Teâlâ’yı, Hz. Peygamber’i, Allah’a yaklaştıran amelleri, insana hayırlı olanı, dünya ve âhiret için hayırlı olanı öğreten faydalı ilimdir.
Faydalı ilim, akîdeyi ve sâlih ameli, dostu-düşmanı, hayrı-şerri ve içinde bulunduğu zamanı öğreten ve kişiyi istikbale hazırlayan ilimdir.
İlmin başında, iman, ibadet, ahlak ve ahkâmı belirleyen iki asıl kaynak Kitap ve Sünnet gelir.
Kitap ve Sünnet ise çiğ ete benzer. Eti, ehli pişirirse yenir. Bu işin ehli, müctehid olandır. İşin ciddiyetinde ve hassasiyetinde olan kimseler olarak müçtehitlerimizin pişirdiği, hazır hale getirdiği akîdeyi ve usul-i fıkıhla birlikte fıkhı, hele bugün en çok muhtaç olduğumuz Hz. Peygamber’in ahlakını öğrenelim ve öğretelim.
Bize lazım olan ilmi; ilmi sahîh, akîdesi sağlam, muttakî, İslam dava şuuruna sahip, hem sâlih hem muslih olan (başkalarını da ıslaha çalışan), çevreyi ve çareyi doğru okuyan âlimlerden öğrenelim ve onların denetiminde faydalı kitaplardan da istifadeye devam edelim.
Özellikle ilim ehli ve aydın tabaka için öğreneceği konuları delilleriyle birlikte öğrenirse ne güzel olur; bereket ve feyiz, tevfik ve istifâde olur.
Yusuf Çebi 4 Yıl Önce
Hayırlı Ramazan'lar hocam