Haberin Kapısı
2021-07-01 10:18:04

Önce Tövbe, Sonra İman, Salih Amel ve Sebat

İbrahim Cücük

01 Temmuz 2021, 10:18

Lazım olan her konuda doğruyu doğruca sunan, her işi ve her sözü hikmetli olan Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

"Şüphe yok ki Ben, tövbe edip iman eden, sâlih amel işleyen sonra (tövbede, iman ve sâlih amelde) sebat eden kimse için son derece mağfiret ediciyim."

(Tâ-hâ sûresi 20/82)

Tövbe, binaya nispetle arsa gibi; iman, binanın temeli gibi; sâlih ameller, binanın direkleri gibi; sebat, binanın çatısı gibidir.

Arsa olmadan bina düşünülemez, temel olmadan bina kurulamaz, direkler olmadan bina teşekkül edilemez, çatı olmadan bina için yapılan her şey zamanla heba olur.

Kâfirin, mü'min olması için önce küfürden tövbe etmesi sonra iman esaslarını tasdik etmesi gerekir.

Mü’minin, kâmil mümin olması için günahlardan tövbe etmesi gerekir.

Tövbe, dönmek; yanlış anlayış ve yanlış davranışlardan dönmektir.

Kurtuluşun yarısı yanlıştan dönmek, yarısı doğruya ve hakka ulaşmak yani iman etmektir.

İman, Allah'ı, Hz. Peygamber’i ve Hz. Peygamber’in Allah'tan getirdiklerini yani Kitaptaki ve Sünnetteki gerçekleri tasdik etmektir.

İman, sâlih ameli yani tasdik ve tatbiki gerektirir.

Salih amel, imana uygun amel, ihlaslı amel ve Sünnete uygun amel demektir.

İslam binasının devam ve kemâli, tövbede, imanda ve sâlih amelde sebat iledir.

İmanın devam ve kemali, şu âyet-i kerîmede Allah’ın imanı sevdirmesi, küfrü/inkârı çirkin göstermesi ile gerçekleşir:

“Fakat Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsledi; küfrü/inkârı, fıskı /günahı ve isyanı size çirkin gösterdi. İşte bunlar doğru yola ermişlerin ta kendileridir.”

(Hucurât sûresi 49/7.)

İnsanın tövbe edebilmesi, iman edip amel edebilmesi ve bütün bunlarda da sebat edebilmesi ancak bilmekle mümkün olur. Bilmesi de ancak bunları doğru bir şekilde ve tedrici olarak bildiren vahiy bilgisine sahip irfan derinliği de olan rehberin hem bildirmesi hem de örnekliği ile mümkün olur.

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“İş (din)in başı islâm (teslimiyet), direği namaz, zirvesi cihaddır.”

(Tirmizî, Îmân, 8; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 231, 237.)

Temel; kalbin teslimiyeti iman, teslimiyetin önemli alametlerinden birisi ve dinin dört direğinden birisi olan namaz, çatısı durumunda olan cihaddır.

Binanın temeli olmadan bina olmadığı gibi kalbin teslimiyeti olmadan da iman olmaz.

Direk olmadan bina teşekkül edemeyeceği gibi İslâm binasının en önemli direği durumunda olan namaz olmazsa, kişinin imanının kemali teşekkül etmez.

Binanın çatısı olmadan bina korunamadığı gibi bina da zamanla darmadağın olacağı gibi cihad olmadan da din korunamaz.

Cihad, İslâm’ın anlaşılmasını ve yaşanılmasını sağlamak için yapılan kalbin, dilin ve elin cihadını içine alan meşru olan her türlü cehd ü gayrettir.

Diğer meşhur hadîs-i şerifte de dinin temeli ve direkleri hakkında şöyle geçmektedir:

“İslâm beş şey üzerine bina edilmiştir: (Temeli) Allah’tan başka (hak) ilah olmadığına, Muhammed’in O’nun kulu ve rasûlü olduğuna şehâdet etmek, (direklerden birincisi) namaz kılmak, (ikincisi) zekât vermek, (üçüncüsü) haccetmek, (dördüncüsü) Ramazan orucunu tutmaktır.”

(Müslim, Îmân, 21-22; Buhârî, Îmân, 2; Tirmizî, Îmân, 3; Nesâî, Îmân, 13.)

Bu hadîs-i şeriften şunları istihraç edebiliriz:

- İslâm’da ibadet konuları, namaz direği üzerine bina edilmiş;

- İktisâdî konular, zekât direği üzerine bina edilmiş;

- Siyasî konular, hac direği üzerine bina edilmiş;

- Ahlâk konuları oruç direği üzerine bina edilmiş;

- Bu dört direk de iman temeli üzerine bina edilmiş demektir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.