Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Bir sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayı yahut da insanların arasını düzeltmeyi emredenleri hariç, onların aralarındaki gizli konuşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah’ın rızasını kazanmak için yaparsa, Biz ona büyük bir mükâfât vereceğiz.”
(Nisâ sûresi 4/114)
Vakıfların, derneklerin, cemaatlerin ve çeşitli kurumların en önemli konuları bu âyet-i kerîmede konu edilen konulardır. İşler ya faydayı celbetmekle ilgili ya da zararı defetmekle ilgilidir. Faydayı celbetmek de ya maddîdir ya da manevîdir.
a) Faydayı celp etmek:
1. Maddî konu: Sadaka vermek
2. Manevî konu: Maruf; makul, meşru ve makbul olan bir iş yapmak
b) Zararı defetmek: İnsanların arasını düzeltmek
İnsanların manevî konularını halletmek için maddî konularını halletmek gerekir. İşte bundan dolayı Allah Teâlâ, önce sadaka konusunu ele aldı.
Maddî konuların maksadı manevî konuları halletmektir ki o da en başta marufu yani İslam’ın ve aklın tasvip ettiği iyilikleri halletmektir.
Fayda elde edilse bile zarar defedilmeden işler yarım kalır.
Toplumda en önemli olan, fertler arası barışı temin etmek, cemaatler arası kardeşliği tesis etmeye çalışmak ve hatta devletlerarası sulhu sağlamaktır.
Barış olmayınca savaş olur. Savaş ise, dünya ve âhiret huzursuzluk sebebidir.
Bu üç konuyu konuşmak, önemli ama daha önemlisi uygulamaktır.
Allah Teâlâ, konuşmaya değil, ancak konuşulan bu üç konuyu, sırf Allah’ın rızasını gözeterek uygulayana sevap vereceğini va’detmiştir.