b) Beden organları ve kalp ile yapılan tövbe
Beden organlarıyla tövbe, beden organları ile işlenen günahlara tövbedir.
Kalp ile yapılan tövbe, kalple işlenen günahlara tövbedir.
Kalple işlenen günahlar; riya, ucup, kibir, hased, dünya hırsı, açgözlülük, cimrilik, öfke, kin gibi günahlardır.
Bedenle işlenen günahlara tövbe edip de kalple işlenen günahlara tövbe etmeyen kimse, dışı süslü içi pislikle dolu tuvalete benzer. Nasıl ki üzerinde pislik bulunarak namaza kalkan kimse, Allah’a yaklaşamadığı gibi, kalbindeki pisliklerle de Allah’a manen yaklaşması tövbe etmedikçe mümkün olmaz.
Allah Teâlâ, şu âyet-i kerîmede günahın gizlisini de açığını da yasaklamaktadır:
“Günahın açığını da, gizlisini de bırakın! Muhakkak ki günah kazananlar, yaptıklarının cezasını çekecekler.”
(En’âm sûresi 6/120.)
Bu âyet-i kerîmedeki nehiy çok kapsamlıdır:
Açıkta ve gizlide işlenen günahları; bedenle işlenen günahları; kalple işlenen imansızlık, hased, kin, kibir, riya, ucup, hırs, cimrilik gibi günahları; haramlığı şüphesiz olan ve şüpheli olan günahları da kapsamına almaktadır.
İstiğfar ve tövbede yegâne örnek Hz. Peygamber (s.a.s.)’dir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’tan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim.”
(Buhârî, Deavât, 3; Tirmizî, Tefsîru sûre (47) İbni Mâce, Edeb, 57.)
Diğer bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurmuştur:
“Ey insanlar! Allah’a tövbe edip ondan af dileyiniz. Zira ben O’na günde yüz defa tövbe ediyorum.”
(Müslim, Zikir, 42; Ebû Dâvûd, Vitir, 26; İbni Mâce, Edeb, 57.)
Hz. Rasûlullah Efendimiz (s.a.s.), hiç bir günahı olmamasına rağmen günde yetmişten fazla ve yüz kerre istiğfar ve tövbe ederse ya bizim ne kadar istiğfar ve tövbe etmemiz gerekir bir düşünelim.
Allah Teâlâ, bütün günahların tövbesini kabul ediyor. Çünkü tövbenin affetirmediği günah yoktur, yeter ki günahları terk edelim ve günahlardan dönelim, terk ettiğimiz farzları vacipleri de işlemeye dönelim.
Bakınız bütün günahları affettiğini bildiren âyet-î kerîme:
“De ki: Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."
(Zümer sûresi 39/53.)
Dünyada iken ölmeden evvel küfürden, şirkten ve günahlardan tövbe eden insan, ümidini kesmemelidir. Zira Allah Teâlâ, dünyada iken küfür ve şirkten tövbe edenin tövbesini de bütün günahlarını da affediyor. Yeter ki kişi tövbeye yönelsin.
Bu, şu anlama gelmez: Allah nasıl olsa affediyor, ne günah işlersen işle, ne kadar işlersen işle! Hayır! Allah’ın affediciliğinin anlamı bu değildir. Aksine bunun anlamı, önceden günah işlemişsen, haydi hemen tövbe et, Allah Teâlâ bütün günahları affediyor, yeter ki sen tövbe et, ümidini kesme! demektir. Günah işlemeye teşvik değil, tövbeye teşviktir.
Tövbede acele edelim, hemen tövbeye yönelelim.
Her günahın tövbesi de kendi cinsindendir: Zekâtın tövbesi, vermediklerini vermekle; orucun tövbesi tutmadıklarını tutmakla; birisinin alacağı varsa onu ona vermekle; birisinin kalbini kırmışsak helallik dilemekle, iftira etmişsek iftira ettiğimizi ve doğrusu da şudur diyerek itiraf ve izah etmekledir.
Tövbenin gerçekleşmesi, günah ehlini ve günah ortamını terk etmekle, sevap ehlini ve sevap ortamını bulmakladır.
Allah hepimizi gerçek manada tövbede başarılı kılsın!