Haberin Kapısı
2024-09-05 12:26:09

SORUMLULUK, BİRLİKTELİK VE DİSİPLİN

İbrahim Cücük

05 Eylül 2024, 12:26

1. Sorumluluk, başarının temel şartıdır. Sorumluluk hem Hakk’a hem halka karşı olursa devam eder.

2. Sorumlu insan, sorunlu olmayan, hem kendi içinde hem kurum içinde sorunlarını halletmiş kişidir. Sorumlu yönetici veya yönetilen kişi, herkesin kendisine göre değil, kurum için kurulan sistemin işlerliğini sağlayan kişidir.

3. Kurum içinde herkes sorumludur.

4. Birliktelik, bir kurumda aynı anlayış ve davranışa sahip kişiler tarafından gerçekleşir.

5. Disiplin, belli sınırlar dâhilinde özgürlük ve sorumluluk sahibi, yönetilmeye ihtiyacı olmayan kendi nefsinde öz disiplinli insanlarla ve insanları değil doğru kurulan sistemi yönetmekle gerçekleşir.

6. Eldeki kadroyu öz disiplinli hale getirmelidir. Başarılı öz disiplinli insanlar varsa bunlarla birlikte disiplinli düşünceden sonra disiplinli eyleme geçmek gerekir.

7. Bu kadro ile özenle seçilmiş alanlarda en iyi olmak için ne gerekiyorsa onu yapabilecek bir disiplinin sağlanması ve sonra da oradan devam ederek sürekli gelişmeye gayret edilmelidir.

8. Etrafının gücünü değerlendirmesini bilmelidir.

9. İnsanlara özellikle beraber olduğu çevresine değer vermeli ve mütevâzı olmalıdır. Hakka tâbi ve yönettiği kişilere metbû’ olmalı ve hata ettiği zaman hatasını kabul etmelidir.

10. Daima seven ve sevindiren kimse olmalıdır.

1. Sorumluluk, başarının temel şartıdır. Sorumluluk hem Hakk’a hem halka karşı olursa devam eder.

Sorumluluk bilinciyle hareket edilir ve bu bilinçli hareket hem Hakk’a hem halka karşı devam ederse; hem Hakk’tan hem de halktan yardım görür ve başarı da devam eder.

Aynı zamanda Hakk’a karşı da halka karşı da doğru olmak gerekir.

Doğru olunursa haklı da olunur.

Her türlü şartlarda doğru olunursa doğru olunmuş olunur. Bütün bu şartlara rağmen doğruluk devam ederse başarı elde edilir.

“Eğri ok doğru yol almaz.”

Mevlana

Niyeti, bilgiyi, yolu, prensipleri doğrultmak gerekir.

Niyetin doğruluğu, ihlasla; bilginin doğruluğu, vahye uygunlukla; yolun doğruluğu, sırat-ı müstakîm olmakla; prensiplerin doğruluğu, Sünnet’e uygunlukladır.

“Doğru yoldan giden kaplumbağa, eğri yoldan giden yarış atını geçer.”

S. Similes

Eğri yola giren, yoldan çıkmış ve hedeften uzaklaşmış demektir. Doğru yola giren er-geç hedefe ulaşır demektir.

“Ben, doğru yolda kaybolmuş insan görmedim.”

Şeyh Sadi-i Şirâzî

Doğru yolda olana hem Hak hem halk yardım eder. Haktan ve halktan yardım gören, yolunu kaybetmeyen ve çoğunlukla hedefine ulaşan kimse demektir.

“Doğru bilinmeyince eğri bilinmez.”

Türk Atasözü

Ömür boyu eğriyi öğrenen, doğruya ulaşamaz. Doğru bilinince, doğrunun dışındakilerinin eğri olduğu anlaşılır.

Doğru, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten ve neyi emretse hemen oluveren Allah’ın (c.c.) dediği doğrudur.

“Doğruyu/vahyi getiren (Peygamber) ve onu tasdik eden (mü’min)ler, muttakî (yanlıştan korunan) kimselerdir.”

(Zümer sûresi 39/33)

“Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.”

Hz. Ali (r.a.)

Niyeti, bilgisi, yolu ve prensipleri eğri olan adamdan doğru faaliyet ve doğru netice çıkmaz.

“Doğruluk, her türlü şartlar altında meyve verir.”

Schiller

Doğruluk sahibi, her türlü durumda fayda verir, faydalı olur.

2. Sorumlu insan, sorunlu olmayan, hem kendi içinde hem kurum içinde sorunlarını halletmiş kişidir.

Sorumlu yönetici veya yönetilen kişi, herkesin kendisine göre değil kurum için kurulan sistemin işlerliğini sağlayan kişilerdir.

“Bir insana kuvvet veren şey, işinde çalışmak ve ilerlemek gücünü temin eden sorumluluk duygusudur.”

Gassion

Müslüman kişi, hem Hakka hem halka karşı sorumlu olduğu için daima sorumluluk duygusuyla davranır. Mü’min, halkı kandırsa bile Hakkı kandıramayacağını bildiği ve idrak ettiği için halkı kandırmaya yönelmez.

Elbette mü’min masum değildir. Hata eder ama ya uyarı ya da kendi içinden imanının uyarısıyla hatadan dönme ihtimali büyüktür. Uyarıyı kabul etmeyen kişi doğru yoldan çıkmış kişi olduğu için halkla ilgili görev de verilemez.

3. Kurum içinde herkes sorumludur.

“Herkes, her şeyden sorumludur.”

Dostoyevski

Hem kendisinden hem beraber olduğu kimselerden de, dolaylı olarak da olsa herkes sorumlu kabul edilir. Yapılan yanlışlara göz yumamaz, bana ne diyemez. Bana ne diyen kimsenin bulunduğu kurumun kıyameti kopmuş demektir. Suça ses çıkarmayan kimse, aynı suçu işleyen kimse gibidir. Halkla ilgili kurumlarda suç affedilemez, cezalandırılması gerekir.

“Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan da sorumluyuz.” Jean B. Moliere

Yanlışı yapan da hesaba çekilir, görevini yapmayan da hesaba çekilir. Çünkü yanlışı terk etmemek de suç, doğruyu terk etmek de suçtur.

“Sorumluluk dağıtmanın kuralı, herkese kendi yetenekleri doğrultusunda sorumluluklar vermektir.”

Zhangh-Yu

Kendi kabiliyetine göre sorumluluk vermemek, yapılmasını istememek demektir.

Görev verilecek kişi, verilecek işi yapabilecek seviyeye getirilince görev verilir. İtaat, itaatten önce adalet, adaletten önce de ehliyettir. Önce ehliyet, sonra adalet sonra da hakka itaat gelir.

4. Birliktelik, bir kurumda aynı anlayış ve davranışa sahip kişiler tarafından gerçekleşir.

“Bir araya gelmek başlangıçtır, bir arada durabilmek ilerlemedir, birlikte çalışmak başarıdır.”

Henry Ford

“Birlik içinde eriyen, her işte muvaffak olur.”

Çin Atasözü

5. Disiplin, belli sınırlar dâhilinde özgürlük ve sorumluluk sahibi, yönetilmeye ihtiyacı olmayan kendi nefsinde öz disiplinli insanlarla, insanları değil doğru kurulan sistemi yönetmekle gerçekleşir.

Bir kurumda yapılması çok önemli bir işe veya bir projeye kendisinden teklif gelmedi diye karşı çıkılıyor ve engelleniyorsa o kurumda hasta ruhlu insanlar var demektir. İşte bu insanların tespit edilmesi ve tedavi edilmesi gerekir yoksa fikri sorulan değil uygulaması istenen bir konuma indirilir.

Bir kurumda lider tarafından yapılan istişarelerde fikri sorulan kişi, fikri kabul görmeyince sevinmeli, fikri kabul edilince korkmalıdır.

Fikri kabul edilmeyen mes’ûliyetten kurtuldum diye sevinir.

Fikri kabul edilen de ya benim dediğim isabetli değilse ne olur halim diye düşünür de korkmaya başlar.

Hasta ruhlu insanlar da fikri kabul edilmeyince morali bozulur, fikri kabul edilince de kendisini beğenerek havaya girer.

6. Eldeki kadroyu öz disiplinli hale getirmek, başarılı öz disiplinli insanlar varsa bunlarla birlikte disiplinli düşünceden sonra disiplinli eyleme geçmek gerekir.

Öz disiplinli insanlara; “başarabiliriz, biz başarırız ve mutlaka başarmamız gerekir” inancını ve düşüncesini aşılamak gerekir.

İsabetli neticeye; doğru anlayış, doğru yol, doğru prensip ve kararlılıkla ulaşılır.

Doğru anlayıştan doğru davranış çıkar.

Doğru hedefe doğru yol ile ulaşılır.

“İnsanların inancı yoksa acaba ne iş yaparlar? Bir araç, bir güç kaynağına bağlanmazsa yol alabilir mi?”

Konfüçyüs

“Gerçek başarı, başarısız olmak korkusunu yenmektir.”

Paul Sweeney

Her başaran, insandır, ben de insan olduğuma göre ben de başarırım. İşte bundan sonra gücünü, kabiliyetini harekete geçirir. Belki önce zihnini, bilgisini, derdini hedefe yöneltir.

7. Bu kadro ile özenle seçilmiş alanlarda en iyi olmak için ne gerekiyorsa onu yapabilecek bir disiplinin sağlanması ve sonra da oradan devam ederek sürekli gelişmeye yönelinmesi gerekir. Parlak fikirden ziyade kararlı olmak ve kalıcı bir disiplin kültürü oluşturmak gerekir.

Kendisini memnun edecek şeylerin âlemi de memnun edecek şeyler olduğunu düşünmelidir. Memnun olmak isteyen memnun etmelidir. Bu konuda Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

لَا يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّي يُحِبَّ لِأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ.

“Sizden biriniz kendisi için sevdiği şeyi kardeşi için de sevmedikçe iman etmiş olmaz.”

(Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71-72; Tirmizî, Kıyâmet, 59; Nesâî, Îmân, 19, 33; İbn Mâce, Mukaddime, 9.)

8. Etrafının gücünü değerlendirmesini bilmelidir.

قَالُوا يَا شُعَيْبُ مَا نَفْقَهُ كَثِيراً مِّمَّا تَقُولُ وَإِنَّا لَنَرَاكَ فِينَا ضَعِيفاً وَلَوْلَا رَهْطُكَ لَرَجَمْنَاكَ وَمَا أَنتَ عَلَيْنَا بِعَزِيزٍ

“Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyor ve doğrusu seni aramızda güçsüz görüyoruz. Eğer taraftarların olmasaydı seni taşlardık. Esasen bizim gözümüzde pek itibarın da yoktur dediler.„

(Hûd sûresi 11/91.)

Akıllı kişi çevresinin gücünü de kendi davasına değerlendirmesini bilen kimsedir. Akılsız ve beceriksizler ise bu potansiyeli kullanacağına etrafını kınayarak ve tenkit ederek kaybederler.

“Kullanılmayan maddî kaynaklar muhakkak kaybolmuş sayılmazlar, fakat kullanılmayan insânî kaynaklar daima yok olmuş demektir.”

J. Wiesner

“Liderin en öncelikli işi, kendi enerjisini kontrol altına almak ve çevresindekilerin enerjilerine orkestra şefliği yapmaktır.

Peter F. Drucker

“Başarı, insanlarla geçinebilmesini bilmek ve onları yönetebilmektir.”

D. Carnegie

9. İnsanlara özellikle beraber olduğu çevresine değer vermeli ve mütevâzı olmalıdır. Hakka tâbi ve yönettiği kişilere metbû’ olmalı, hata ettiği zaman hatasını kabul etmelidir.

Değer veren değer görür. Zira değerli insanların yanındaki değerini görmek isteyen, insanların kendisi yanındaki değerine bakmalıdır.

Her hali tebliğ olması gereken Müslüman kişi değer verip değer kazandığı zaman şahsında İslâm değer kazanmış olacaktır.

“Bilgi büyük adamı mütevazı/alçakgönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı kibirlendirir.”

Molla Cami (rh.a.)

Büyük adam, kendisindeki ilmi Allah’ın Alîm isminin tecellisi ilâhî bir nimet olarak görür "elhamdülillâh" der mütevazı olur. Fakat normal adam, bildiğini ve bilmediğini karıştırır, karıştırdığı için hem şaşırır hem şaşırtır.

Kendisi küçük olduğu halde kibrinden dolayı kendisini büyük görmesi, kişinin küçüklüğüne alâmettir. Böyle kişilerin bilgisi, ancak kibirlerini artırır.

Kişi önce kendisini tanımalıdır, kendisini büyüklerle kıyas etmelidir ki küçüklüğünü görebilsin.

10. Daima seven ve sevindiren kimse olmalıdır.

Sevenler sevilirler. Sevdiğini de hissettirmelidir. Hatta sevdiğini söylemelidir.

Sevdiğini nasıl hissettirmelidir?

İyilik yaparak, insan yerine koyarak, ilgilenerek, tenkit yerine nasihat ederek, takılmayarak ve faydalı olarak.

Sevindireni Allah sevindirir. İlimle, imkânla, tebessümle, ihsânla, infakla..

“İnsanlarla uğraşırken mantıklı canlılarla değil, duygulu kimselerle uğraştığını unutma. Herkesin kendine göre inancı ve haysiyeti vardır. Başkalarını tenkit edeceğine anlamaya çalış!”

Lowell Thomas

“Sesini değil, sözünü yükselt; çiçekleri büyüten gök gürültüsü değil, yağmurlardır.”

Mevlana

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.