a) Kalbin, dilin ve bedenin kulluk etmesi ile takvaya ulaşmak.
“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri de yaratan Rabbinize kulluk edin ki takvâya (dünya ve âhiret huzursuzluktan korunmaya) eresiniz.” (Bakara sûresi (2), 21.)
Bu âyet-i kerîme, Kur'ân-ı Kerîm’in diziliş itibariyle üçüncü sahifesindeki insanların ilk muhatap olduğu kulluğa ait emir ve tevhîde dairdir. Hem ülûhiyetin hem rubûbiyetin tevhîdi ile ilgilidir.
Ülûhiyeti ve rubûbiyeti, bir olan Allah’a nispet etmek demek olan tevhîd, kalbin ameli yani kalbin kulluğudur.
Kulluk, Allah Teâlâ’nın razı olduğu ameldir.
Amel= Red ve terk+Fiil
Red ve terk: Redde küfür, şirk; terke haramlar, mekruhlar, şüpheliler, günaha sebep olan mubahlar dâhildir.
Fiil= İman+sâlih ameller: İman kalbin, Allah Teâlâ’yı, Hz. Peygamber’i ve Hz. Peygamber’in getirdiğini tasdik etmesidir. Ameller; farzlar, vacipler, sünnetler, mustehaplar ve sevaba sebep olan mubahlardır.
Kalp, reddedilmesi gerekenleri reddeder ve tasdiki gerekenleri tasdik eder; dil ve bedenle uygulanması gerekli bütün bu fiilleri tasdik edip ihlâsla ve Sünnete uygun olarak tatbik ederse takvâya erer.
Kalp, takvaya ermekle dünya ve âhiret huzursuzluklardan kurtulur, umduğu cennete de Allah’ın lütfu ile girer.
b) Bütün organlarla beraber otuz gün oruç tutulması ile takvaya ulaşmak.
“Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı ki takvaya eresiniz.” (Bakara sûresi (2), 183.)
Mü’min, bir ay kâmilce oruç tutarsa takvâya erer muttakî olur, kemâle erişir.
Kâmil oruç, bütün vücut organlarına tutturulan oruçtur.
Kalpte, takvâya erme niyeti ve azmi ile birlikte, göze, dile, kulağa, ağza ve tenasül organına yani bütün organlara orucun temelini ve kemâlini bozan şeylerden uzak durularak tutturulan oruçtur.
Allah’a karşı gerçek kulluğu, insanlara karşı gerçek insanlığı yapmak gerekir.
Kulun, Allah Teâlâ’ya kulluğunu gerçekleştirebilmesi için kulluk edebilir hale gelmesi gerekir, gerçek insanlığın oluşması da kemâl sıfatlarıyla sıfatlanmaya bağlıdır. Bunun gerçekleşmesi de terbiye edilmeye bağlıdır. İşte oruç da mü’mini hem cisim hem ruh açısından terbiye eder.
c) Bâtıl yollardan sakınıp Hak yolda sebat ederek takvaya ulaşmak.
“Şüphesiz işte benim dosdoğru yolum budur; ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak başka yollara uymayın. (Azabından) korunmanız için Allah size böyle tavsiye etmiştir.” (En’âm sûresi (6), 153.)
Bütün peygamberlerin tebliğ edip izlediği yol, haktır ve çok değil tektir. Bâtıl yollardan sakınarak hak ve tek olan yol üzerinde sebat edilirse fırkalaşmaktan, birbirimize düşman olmaktan dünya ve âhiret huzursuz olmaktan korunmuş ve ilâhî koruma altında olma manasındaki takvâya ermiş oluruz.