3. İftira etmek
İftira, bir insana yapmadığı bir şeyi yaptı demesi, söylemediği bir şeyi söyledi demesi veya kendisinin yaptığı veya kendisinin söylediği bir şeyi bir başkasının üzerine atarak yaptı veya söyledi demesidir.
İftiranın iki yönü vardır:
1) İnsana yapılan bir eziyettir,
2) Allah Teâlâ’nın yasağını çiğnemektir.
Bu iki yönü anlatan iki delil şudur:
“Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur. (Nisâ sûresi 4/112.)
“Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.”
(Ahzâb sûresi 33/58)
Bir kimseye iftira atmak, iftira mağduru üzerine atılan çamurun çıkması hayli güç olmaktadır. O çamur insanda olduğu müddetçe o insan ondan dolayı eziyet görür. O eziyet gördükçe de iftira atan kimsenin günahı devam eder. İftira vasıtası bu asırda daha geniş ve daha yaygındır.
İftira edilenle helalleşebilmek, ancak o iftira ettiği basın ve yayın vasıtalarıyla o kadar kişiye hem iftira olduğunu hem doğrusunun ulaştırılması gerekir. Çünkü İmam Rabbânî ks “yayılmış bir günahın tövbesini de yaymak gerekir” der.
Müslümana kâfir veya fâsık diyerek iftira atarsa hüküm nedir?
Bu konuda Hz. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Hiçbir kimse başka bir kimseye fâsıklık sıfatı atamaz (atmağa hakkı yoktur). Yine böyle diğer bir kimseye küfür sıfatı da atamaz. Eğer atar da attığı kimse atılan fâsıklık veya kâfirliğin sâhibi değilse, bu sıfatlar muhakkak atan kimseye döner.” (Buhârî, Edeb, 44.)
Muhatap fâsık değilse ona fâsık diyen fâsık olur yani günahkâr olur.
Muhatap kâfir değilse kâfir diyen kâfir olur mu?
Müslümana kâfir demek sövmektir ki haramdır. Müslümanı öldürmek gibi bir haramdır. Bu konuda Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Her kim bir mü’mine küfür isnâd ederse, bu onu öldürmek gibi (günah)dir.”
(Buhârî, Edeb, 44.)
Eğer bu haramı yani müslümana kâfir deme haramını helal görerek kâfir derse kâfir olur, yoksa günahkâr olur.
İmana küfür, küfre iman diyen bir anlayışla müslümana kâfir diyen kâfir olur.
Bir tevili de şudur: Müslümana kâfir diye diye müslümanı kâfir etmek kasdıyla kâfir derse küfrüne rıza göstermiş olduğundan dolayı kâfir olur.
Eğer o müslüman kimse çok zulmetmiş ise onu kâfir edeyim de cehenneme gitsin ki o kimseden intikam alayım kasdıyla derse kâfir olmaz. Çünkü burada küfre rıza değil ondan intikam almak kasdı var, şu âyette olduğu gibi:
“Mûsâ dedi ki: Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Fir’avn ve onun seçkinler çevresine dünya hayatında zînet ve nice mallar verdin. Ey Rabbimiz! (Onlara bu nimetleri), insanları senin yolundan netice itibariyle saptırmaları için mi (verdin)? Onların mallarını silip yok et, kalplerini şiddetle sık ki, acıklı azabı görünceye kadar iman etmesinler.”
(Yûnus sûresi 10/88.)
İftiraların da büyüğü küçüğü vardır. Bu konuda da Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
“İftiraların en büyüklerinden bazıları; bir kimsenin babasından başkasına nesep iddiasında bulunması, görmediği rüyayı gördüğünü iddia etmesi ve Rasûlullah (s.a.s.)’ın söylemediği bir sözü ona nisbet etmesidir.”
(Buhârî, Menâkıb, 5; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 118.)
Babayı inkâr, hem soyun belirsizliği hem de babalık nimetine karşı bir nankörlük demektir. Görmediği rüyayı gördüm demesi yalanına Allah’ı şahit kılması demektir. Peygamber’in söylemediğini söylemesi Peygamber’e iftiradır ki dine iftira demektir. Dine iftira dini saptırmak ve dine ilave, dinden olmayan inancı, ameli, ahlâkı dine nispet etmektir ki din düşmanlarının işini yapmaktır.