4. Yalan söylemek
Yalan, müslümanın değil, münafığın özelliğidir.
Yalandan sakınmak demek bir bakıma münafıklıktan sakınmak demektir.
Müslüman, doğruluğundan emin olmadığı hiçbir sözü, haberi, hükmü söylemez, söylememelidir.
Kalbe Allah korkusu yerleşirse, dil ancak gerekli olan sözü söyleyebilir. Zira dilin kilidi, kalptedir.
Âhirette hesaba çekileceğine gerçekten inanan bir mümin, diline sahip olur.
Bir âyet-i kerîmede Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında onu gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf sûresi 50/18.)
Münâfıklık alâmetlerinden birisi de yalancılıktır.
İşte hadîs-i şerîf:
“Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kimse tam münâfık olur. Kimde bu huylardan biri bulunursa, onu bırakıncaya kadar o kişide münâfıklıktan bir özellik bulunmuş olur: Kendisine bir şey emânet edildiğinde ona ihanet eder, konuştuğunda yalan söyler, söz verince sözünden cayar ve düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar.” (Buhârî, Îmân, 24, Mezâlim,17, Cizye, 17; Müslim, Îmân, 106; Ebû Dâvûd, Sünnet, 15, Îmân, 14.)
Allah Teâlâ, yalancı ve inkârcı olanlara doğru yolu göstermeyeceğini, (Zümer sûresi 39/3.) israfçı/haddi aşan ve yalancı olanları hayra muvaffak kılmayacağını (Mü’min sûresi 40/28.) bildirmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.s.), sözlerine inanacak diye yalan söylemeyi hıyanet kabul etmiş, (Ebû Dâvûd, Edeb, 79; Ahmed, IV, 183.) kul yalan söylediği zaman saçtığı manevî kokudan dolayı meleğin uzaklaştığını, (Tirmizî, Birr, 46.) en küçük yalanın yani yalancığın da yalan sayıldığını, (Ahmed, VI, 438.) şaka bile olsa yalanı terk edene cennetin ortasında bir köşke kefil olduğunu (Beyhakî, X, 241.) müminde ancak yalanla hıyânetin dışında diğer kötü hasletlerin bulunabileceğini (Ahmed, V, 252.) bildirmiştir.