c) Hiç kimseye eziyet etme! Zira eziyet mü’minlerin sanatı değildir
Yaratılmışların en kıymetlisi olan insana eziyet etmek zulümdür.
Zulüm Müslümana asla yakışmaz. Hz. Peygamber (s.a.s.) zulüm hakkında şöyle buyurmuştur:
“Zulümden sakının. Çünkü zulüm, Kıyamet gününde zâlime zifiri karanlık olacaktır.”
(Müslim, Birr, 56.)
Zulmün çeşitleri vardır. Adamı öldürmek de zulüm, kalp kırmak da zulüm, hakaret etmek de, dövmek, kötülük etmek, iftira etmek, insanlar nezdinde saygınlığının düşmesine sebep olacak şekilde aleyhinde konuşmak, hakkını yemek gibi insana zarar veren her şey zulmün kapsamına girer.
Bu zulüm çeşitlerinin hepsi aynı derecede değildir.
Mesela topluma zarar vermekle ferde zarar vermek suretiyle yapılan zulmün elbette farkı muhakkaktır.
Devlet malını haksız yere yiyen veya çalan kimse de zâlimdir. İşte bu kimse hakkında Hz. Peygamber Efendimiz şu iki hadîs-i şerîfte şöyle buyurmuştur:
Adî İbni Amîre (r.a.) şöyle dedi: Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu duydum:
“Mal tahsili için memur tayin ettiğimiz bir kimse, bizden bir iğneyi veya ondan daha küçük bir şeyi gizlese, bu hıyanet olur ve o şeyi kıyamet günü getirir.”
Bunun üzerine Ensar'dan siyah tenli bir adam ayağa kalktı, -ben sanki onu görüyor gibiyim-:
– Ya Rasûlallah! Benden görevlendirmeni geri al, dedi. Peygamberimiz:
– “Sana ne oldu?” buyurdu. Adam:
– Senin söylediklerini işittim, dedi. Peygamber Efendimiz:
– “Ben o sözü şimdi de söylüyorum: Sizden kimi, mâlî bir göreve tayin edersek, o malın azını da çoğunu da getirsin. O maldan kendisine verileni alır, yasaklanandan ise vazgeçer.” (Müslim, İmâre, 30; Ebû Dâvûd, Akdiye, 5.)
Hz. Hamza’nın eşi Havle Binti Sâmir el-Ensârîye (r.anhümâ) şöyle dedi:
Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu işittim:
“Şüphesiz ki, haksız olarak Allah’ın malını kullanan kimseler, kıyamet gününde cehennemi hak ederler.”
(Buhârî, Humus, 7.)
Allah’ın malından kasıt, beytü’l-mal denilen devlet hazinesidir.
Devlet hazinesini haksız yere ve meşru olmayan yollarla harcamak ve sarf etmek, büyük günahlardan sayılır.
Bu mallarda haksızlık, devlet başkanından izinsiz kullanmak, hakkı olan ücretten daha fazlasını almak, hissesine düşen paydan daha çoğunu sahiplenmek gibi haram olan yollarla yapılır.
Devlette görev yapanların, hangi şekilde olursa olsun, elde ettikleri haksız kazançlar, haramdır.
Allah’ın malı sayılan âmme mallarına, devlet hazinesine ihanetin cezası ise cehennemdir. Çünkü kamunun mallarında toplumun her ferdinin hakkı vardır, dolayısıyla bunlar kul hakkıdır.
Kul hakkını haksız kullanmak zulümdür. Zulmün cezası ise cehennemdir.
Diğer bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurmuştur:
Ebû Ümâme (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Yemin ederek bir Müslümanın hakkını alan kimseye, Allah cehennemi vâcip kılar, cenneti de haram eder.” Bir adam dedi ki:
- Ya Rasûlallah! Şayet o küçük ve değersiz bir şey ise? Bunun üzerine Peygamberimiz:
“Misvak ağacından bir dal bile olsa böyledir” buyurdu. (Müslim, Îmân, 218; Nesâî, Kudât, 30; İbn Mâce, Ahkâm, 8.)
Zulme rıza göstermek de zulümdür. Zulme rıza göstermek zâlime yardım demektir.
Zâlime karşı olmamak, zâlimin zulme devam etmesine yardımcı olur. Gücü yettiği halde zalime karşı çıkmamak haramdır. Herkesin, gücü oranında sorumluluğu vardır.
Zulüm, şahsî olursa, bakılır; affedince kişi zulümden vazgeçerse bu af erdemdir, eğer affetmek, suçu ve suçluyu artırsa af caiz olmaz. Çünkü bu af, karşıyı kurtarmaz belki teşvik eder ki bu da zâlime yardım demektir.