Haberin Kapısı
2021-02-10 19:10:40

Zalime Nasıl Karşı Çıkılır

İbrahim Cücük

10 Şubat 2021, 19:10

1. Zulmün ne olduğu ve zalimlerin kim oldukları ortaya konulur.

Zulmün çeşitleri, zalimlerin çeşitleri, tarihî seyirleri, ne yaptıkları ve nasıl yaptıkları belgelerle ortaya konulur. Böylece zalimler aleyhinde kamuoyu oluşturulur.

Zulmün şu çeşitlerini halkın bilmesini ve belki idrak etmesini sağlamak:

a) Dine ve dindara yapılan zulüm,

b) Mala ve mülke yapılan zulüm,

c) Tarihî eserlere yapılan zulüm,

d) İslam’a ters eğitimi yaptırarak yapılan zulüm,

e) Tarihine ve tarihtekilere düşman edilerek yapılan zulüm.

Kâfir zalim kadar, gafil olan zalim çeşitlerini de tanımak ve tanıtmak gerekir. Zira gafil olan zalimler, kâfir ve hain olanların işlerini kolaylaştırdığı için onları tanımak ve tanıtmak çok önemlidir.

2. Zalimlere karşı, askerî ve siyâsî birlik devreye girer.

Bu konuda her şeyi en iyi ve en isabetli bilen Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltiniz; eğer biri diğeri üzerine saldırırsa, saldıranlarla Allah'ın buyruğuna dönmelerine kadar savaşınız; eğer dönerlerse aralarını adaletle bulunuz, adil davranınız, şüphesiz Allah adil davrananları sever.” (Hucurât 49/9)

Bu âyet-i kerîme, bütün Müslümanlara bütün Müslümanlar adına askerî ve siyâsî müstakil bir birlik oluşturulması ile ilgili bir emirdir.

Âyet-i kerîmede, ne yapılacağı ve nasıl yapılacağı da ortaya konmuştur:

- Birbirleri ile savaşanlarla hemen savaşın diye emredilmemiş, aralarının düzeltilmesi yani sulh emredilmiştir.

- Diğer bir mana, saldıracak seviyeye gelmiş bir anlaşmazlık varsa, savaş olmadan önce hemen aralarının bulunması emredilmektedir.

- Şayet haksız taraf, haksız yere saldırıda bulunur, haksız yere karşıya hâkim olmak isterse Allah’ın emrine dönünceye kadar haksız tarafla savaş emredilmiştir. Allah’ın emri ise şudur:

“Allah'a itaat ediniz. Rasûl'e itaat ediniz ve sizden olan emir sahiplerine de.” (Nisâ 4/59)

Allah’a itaat, emirlerine riayet edip yasaklarından sakınmakla; Rasûl’e itaat, uygulamalarına ve uygulamalarındaki usule itaat etmekledir.

Emir sahipleri, âlimler ve âmirlerdir. Âlimler, bilgide ve hükümde müracaat edilecek olan; âmirler ise bütün Müslümanlar arasında kurulan birliğin yetkilileri olan ve uygulamada kendilerine uyulan kimselerdir.

Tefsîr-i Kebîr sahibi Razî der ki: “dönünceye kadar” fiili işaret eder ki, bu savaş, saldırmayı terk etmesi halinde de uygulanacak bir ceza değildir. Dönünceye kadardır, saldırganı önlemek gibidir. Onun için saldırganın vazgeçmesi hakkındaki emre dönünce, savaşmak haram olur. (Fahru’r-Râzî, et-Tefsîru’l-Kebîr, XXVIII, 128.)

Buyuruluyor ki: “Eğer dönerse” “o vakit de adaletle aralarını düzeltin,” barıştırın, yani yalnızca antlaşma ile bırakmayın da Allah'ın hükümlerine göre haklarını gözeterek hükmedip aralarını bulun.

Öncekinde mutlak olarak "aralarını sulh edin" buyurulduğu halde burada “adaletle” kaydı ile kayıtlanmıştır. Çünkü savaştan sonra olduğu için bunda haksızlık tehlikesi vardır. Onun için bir de tamamına göre şu şekilde te'kid edilmiştir:

“Hem her hususta adalet ve hakkaniyeti gözetin, her hak sahibine haktan hissesini verin, saldırmaktan, zulümden sakının. “Çünkü Allah adalet yapanları sever.”

(Yazır, Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, VII, 200-201.)

Bu âyet-i kerîme, birbirleriyle savaşan iki mü’min topluluk hakkındadır.

Yol kesen, mazlumların, dinine, canına, malına, nesline kastetmiş kimselerin hakkındaki hüküm savaştır.

Teslim olurlarsa, suçlular hakkında ceza, suçuna göre hükmolunmasıdır.

Yolkesen, adam öldüren, mal talan edenlerin cezaları ayrı ayrıdır.

Savaşanlarla savaşılır, öldüren öldürülür, sadece malları alanların malları ellerinden alınır ve ayıca cezaları hakkında hâkimin takdiri geçerlidir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.