Zikir denince ilk akla gelen dille yapılan zikirdir. Mesela, kendisiyle ibadet edilen dil zikrinde dille söylemeden kalp ile zikrederse hiçbir fazileti yoktur. Namazda dille okumadan kalple içinden okumak gibi.
Namazda kalbiyle okuyor da dili ile okumuyorsa o namaz olmaz.
(İbn Hacer, el-Heytemî, el-Fetâva’l-Hadîsiyye, s. 48.)
Dil ile zikrederken kalp ile de zikrettiğini düşünür, kalple Allah’ın azamet ve celâlini düşünürse, işte bunun fazileti de sevabı da çoktur.
Namazın dışında dil ile zikretmeden sadece kalple Allah’ın isim ve sıfatlarını, kâinattaki eserlerini Allah’a nispet ederek düşünmenin elbette sevabı vardır.
Dil ve kalp ile yapılan, sadece kalp ile yapılan zikirden üstündür.
Namazın dışında sadece kalp ile yapılan zikir, sadece dille yapılan zikirden üstündür.
“Kalbin zikri marifeti sağlar, muhabbeti canlandırır, hayâyı/utanma duygusunu harekete geçirir, mehâfetullah /Allah korkusuna sevk eder, murakabeye götürür, tâatlerdeki noksanlığa ve büyük-küçük günahları küçümsemeye mani olur. Sadece dille yapılan zikir ise bu faydaları sağlamaz. Bunlardan bir fayda sağlasa bile zayıf bir fayda olur.”
(İbnü’l-Kayyim el-Cevzî, el-Vâbilü’s-Sayyib mine’l-Kelimi’t-Tayyib, s. 84.)