Her konuyu ya Allah Teâlâ’ya veya Allah’ın Rasûlüne sormamız gerekir.
Allah Teâlâ’ya sormak, Kur’ân-ı Kerîme müracaat etmek; Allah’ın Rasûlüne sormak da hadîs-i şerîflere müracaat etmektir.
Allah’tan yardım isteme konusunda Kur’ân-ı Kerîme müracaat ettiğimiz zaman şu üç âyet-i kerimeyi görüyoruz:
1) “Sabır ve namaz ile (Allah’tan) yardım isteyiniz. Muhakkak namaz, (Allah’a) derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.”
(Bakara sûresi 2/45)
2) “Ey iman edenler! (Allah’tan) sabırla ve namazla yardım isteyiniz. Muhakkak Allah sabredenlerle beraberdir.”
(Bakara sûresi 2/153)
3) “Musa kavmine dedi ki: "Allah'tan yardım isteyin ve sabredin. Şüphesiz yeryüzü Allah'ındır. Kullarından dilediğini ona (dünyaya) vâris kılar. (Güzel) sonuç muttakilere aittir.”
(A’râf sûresi 7/128)
İlk iki âyet-i kerimede önce sabırla sonra namazla yardım isteme emredilmiş; üçüncü âyette ise Hz. Musa'nın (a.s.) diliyle önce Allah’tan yardım isteme sonra sabır emredilmiştir.
Sabrı, fiilî dua; namazı, bir bakıma kavlî dua sayabiliriz.
Fiilî dua, bir şeyi elde etmenin şartlarını yerine getirmektir.
Namazda, namaz öncesi bazı fiiller (hazırlık şartları/dışındaki farzlar) bulunduğu gibi, namazın içinde de farzlara, vaciplere ve sünnetlere dair fiillerin yanı sıra Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Kur’ân’dan okuduğu âyetler ve hadîslerden okuduğu dualar mevcuttur. Namazda, kavlî/dille okunanlar, bedenin diğer uzuvlarıyla yapılanlardan fazladır.
Bize gereken önce fiilî dua yani sabırdır.
Sabır yani fiilî dua lazımdır, ancak fiilî dua, yaratıcı değildir. Yaratıcı, ancak bizi de bizim yaptığımızı da yaratan, âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ’dır.
Daima Allah’tan, hem fiilî dua hem kavlî dua yaparak yardım isteyeceğiz.
Âyet-i kerîmede fiilî dua yani sabır önce zikredilmiş, “Allah’tan sabır ile yardım isteyin” buyurulmuştur. En güzel ve en kapsamlı kavlî dua da namazdır ki "Allah’tan namazla yardım isteyin" buyurulmuştur.
Sabır; nefsi, aklın ve şeriatın gerektirdiği üzere hapsetmektir.
(Râğıb-ı İsfahânî, el-Müfredât "sabır" mad.)
“Sabır, kadere kızmaktan kalbi tutmak, dili şekvadan/şikayetçilikten tutmak, beden organlarını da Allah’a isyandan tutmaktır.”
(İbn-i Kayyım el-Cevzî, el-Vâbilü’s-Sayyıb mine’l-Kelimi’t-Tayyib)
Hz. Musa aleyhisselam, önce "Allah'tan yardım isteyin” sonra “sabredin” buyurmuştur. Hz. Musa (a.s.) ile kavmi, Allah’ın kendilerini kurtarıp düşmanları olan Firavun ve ordusunu helak ettiği mucizesini gördüler.
İşte böyle ikram eden Allah’tan yardım isteyin ama sadece kavlî dua ile değil sabrederek yani fiilî duada bulunun ki Allah sizi yeryüzüne hâkim kılsın:
1) Sıkıntılara katlanarak sabredin,
2) Emirlerini yerine getirerek sabredin,
3) Nehiylerinden sakınarak sabredin,
4) Dünyanın zevk u sefasına dalmayarak sabredin
5) Haramlardan sakınarak sabredin,
6) Allah’ın sizin için bela ve musibet hükmüne razı olarak sabredin...
Allah (c.c.) âyetin sonunda da dünya ve âhiret hayırlı sonucun küfürden, şirkten ve günahlardan kendilerini koruyan takva ehline ait olduğunu buyurmuştur.
Netice; başta da sonda da Allah’tan yardım isteyin, sadece dil ve namazla yardım istemekle kalmayın, fiilî dua olan sabırla da Allah’tan yardım isteyin demektir.