Allah (c.c.) helallere bile belirli bir süre oruç tutturdu ki ömür boyu caiz olmayan şeylere karşı daima oruçlu olalım diye.

Mü’minler olarak bizler önce kendimiz takvaya erersek, toplumu da takvaya ve hayra; eserimiz, başarımız, ahlakımız ve iyiliğimizle davet edersek, gerçek bayrama ulaşırız.

Allah Teâlâ bize Kur’ân-ı Kerîm’de Ramazan’da bir ay boyunca kalbimize, kalıbımıza; dilimize, gözümüze, kulağımıza ve ağzımıza oruç tuttursak takvaya erebileceğimizi bildirmiş.

(Bakara sûresi, 2/185)

Allah (c.c.) helallere bile belirli bir süre oruç tutturdu ki ömür boyu caiz olmayan şeylere karşı daima oruçlu olalım diye.

Sadece Ramazanda değil devamında da önce Şevval’de altı gün, Pazartesi ve Perşembe gibi belli günlerde de orucu Hz. Peygamberimiz (s.a.s.) vasıtasıyla tavsiye ettirdi ki o elde ettirdiği takvayı koruyabilelim diye.

Takva, genel olarak zikredip unutmamak, şükredip nankörlük etmemek, itaat edip isyan etmemekle elde edilir.

Biz mü’minlerde bu takva hâsıl olursa her halimiz takvaya ve hayra davet olur.

İnsanlar, iddiaya değil ispata bakarlar. İspat; faydalı eser, hayırda başarı, güzel ahlak ve Allah için iyilik etmektir.

Ne Zaman Gerçek Bayrama Ulaşabiliriz?

Ne zaman nefse mahkûmiyetimiz hâkimiyete, düşmanlara özellikle Siyonizme olan düşmanlığımız sözden fiiliyata geçerse; mazlumların özellikle Gazze’nin Filistin’in yanında oluşumuz gücümüz oranında devam ederse; ihtilaflarımız ittihada; içimize ve işimize, aşımıza ve eşimize, ailemize, okullarımıza ve bütün kurumlarımıza Kur’ân-ı Kerîm anlayışı yön verir ise, Hz. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’i her işimize rehber kılarsak, Müslüman olan bizlerde de İslam kemaliyle görülürse; İslam’ı, Kur’ân-ı Kerîm’i ve Hz. Peygamber’i öğrenir öğretirsek, yaşar ve yaşatırsak, işte o zaman bayramı hak etmiş olur, imanla ölür cennete de girersek, işte o zaman o bayram gerçek bayram olur.

Rabbimizin emri gereği, birbirimizle küs olanlarla barışalım, küs olanları barıştıralım ki ilâhî merhamete erebilelim.

Birbirimize merhamet edersek Allah da bize merhamet eder. Bize merhamet edince bize sahip çıkar. Bize sahip çıkarsa bizi âleme galip kılar.

Gelin bugünden itibaren birbirimizin gıybetini yapmayalım, mü’minlerin aleyhinde değil İslam düşmanlarının aleyhinde olalım. Aramızda ihtilaflı konuları değil ittifak ettiğimiz konuları konuşalım.

Gelin insanlarla barışmadan önce Kur’ân’la küslüğümüze son verelim, Kur’ân’la barışalım. Kur’ân’nın mesajını öğrenelim, şeytanın ve nefsin doğrultusunda değil Kur’ân’ın ve Hz. Peygamber’in liderliği doğrultusunda hareket edelim.

O zaman içimiz düzelecek; işimiz de eşimiz de evladımız da düzelecek, âhiretimiz de düzelecektir.

Gelin mutlak lider Hz. Peygamber (s.a.s.) ile tanışalım. Her konuda onu izleyelim. Daima kendimize şu soruyu soralım: “Eğer Hz. Peygamber bizim yerimizde olsaydı ne yapardı?”

Allah Teâlâ, dünya ve âhiret razı olduğu bayramları nasip buyursun!.