İslam kardeşliği; İslam’ın tarif ettiği iman, ibadet, ahlâk ve âhkamda birleşmektir.

Bugün İslam kardeşliğinde başarılı olsak çözemeyeceğimiz problem kalmaz. İslam dünyasının en büyük eksikliği, hak üzere İslam'ı hakim kılmada ittihadın olmamasıdır.

Çare;

İslam’ı bilmek, inanmak, amel etmek,

Birbirimize sahip çıkmak, hepimizin derdini birimizin derdi bilmek,

Birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmek,

Ailemizde, kurumlarımızda imkân nispetinde İslam’ı uygulamak,

Bu anlayışı Millî Eğitimin temel anlayışı kılmaya çalışmak.

Bütün bunların gerçekleşmesi ancak İslam kardeşliğiyle mümkün olur. Öyle ise bütün mesele İslam kardeşliğinin gereğini yerine getirmektir. Bunda da başarılı olmaya mecburuz. Ama nasıl?

1) Kendimizi bilmek ve yenmek.

a) Kusurumuzu bilmek ve terk etmeye çalışmak.

b) Örnekleri tanıyıp örnek almak sonra örnek olmak.

2) Kardeşleri imanından dolayı sevmek, hatalarından dolayı kızmayıp acımak ve dua etmek.

3) Dilimize ve gönlümüze sahip çıkmak, gıybeti terk etmek ve gıybete karşı koymak, bu konuda başarı için Allah'a yalvarmak.

4) Münakaşayı terk etmek.

Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Ben, haklıyken bile çekişmeye girmekten kaçınan kimse için cennetin kenarından, şakadan da olsa yalan söylemeye yanaşmayan kimse için cennetin ortasından, huyunu güzelleştiren kimse için de cennetin en yükseğinden bir köşk (verilmesin)e kefilim.”

(Ebû Dâvûd, “Edeb” 7; Tirmizî, “Birr” 158; Nesâî, “Cihad” 19; İbn Mâce, “Mukaddime” 7.)

5) Hz. Peygamber’in (s.a.) davasını savunana “peygamber ahlakı” ile ahlaklanmak gerekir.

Güzel ahlakın en alt derecesi, kötülük etmemektir.

Güzel ahlakın orta derecesi, iyilik etmektir.

Güzel ahlakın üst derecesi, kötülük edene bile iyilik etmektir.

6) Herkes konumuna uygun hareket etmelidir

Bütün dünya Türkiye'yi bekliyor. Türkiye de seviyeli büyüklerden örneklik bekliyor.

7) Birbirimize gıyaben dua etmek.

Kardeşlerimizin sıkıntılarını imkân nispetinde gidermeye çalışmak.

9) Kardeşler hakkında her duyduğumuzu söylemekten son derece sakınmak.

10) Kendimiz için sevdiğimizi kardeşlerimiz için de sevmek.

Hz. Peygamber Efendimiz bu konuda akla, ruha, gönle şifa olacak çareyi ne güzel buyurmuştur:

“Sizden biriniz kendisi için sevdiği şeyi kardeşi için de sevmedikçe iman etmiş olmaz.”

(Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71-72; Tirmizî, Kıyâmet, 59; Nesâî, Îmân, 19, 33; İbn Mâce, Mukaddime, 9.)

11) Bir araya gelince ihtilaf konularını değil, ittifak konularını konuşmak.

12) Kendimiz terk etmediğimiz bir yanlışı ve kendimiz yapmadığımız bir güzelliği kardeşimizden istememek.

13) Hiçbir ifademizin, hiçbir amelimizin, hiçbir taraf oluşumuzun ve hiçbir karşı oluşumuzun İslam düşmanlarının işine yaramamasına hassasiyet göstermek.

14) Kalbimize ve dilimize sahip olmaya çalışmak, bunun için Allah'a yalvarmak.

15) Çok muhtaç olduğumuz zikri artırmak.

Allah Teâlâ, Cuma namazının arkasından şöyle buyurmuştur:

“(Cuma) namazı kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan isteyin, Allah’ı da çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.”

(Cum’a sûresi, 62/10.)

16) Hem fiilî duaya hem kavlî duaya önem vermek.

Fiilî dua, bir şeyi elde etmenin şartlarını yerine getirmektir. Buna sabır da diyebiliriz.

Kavlî dua, dil ile yapılan duadır. Fiilî dua, sebeplere sarılmaktır. Kavlî dua, fiilî duanın yaratıcı olmadığını ortaya koymaktır, direk yaratıcıya müracaattır.

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Ey iman edenler! Allah’tan sabır ve namazla yardım isteyin! Muhakkak jAllah sabredenlerle beraberdir.”

(Bakara sûresi, 2/153.)

Sabır bir bakıma fiilî dua, namaz bir bakıma kavlî duadır.

17) Allah'ı unutmamak.

Allah’ı unutursak unutuluruz yani kendi başımıza bırakılırız.

Allah’ın rahmetini, azabını unutmamalıdır.

Dünya ve ahiret her şey, Allah’ın elindedir. Her şey elinde olan Allah unutulur mu?

Allah’ı unutmamak, dostluğunu kazanmakla mümkün olur. Allah’a dostluk, iman ve takva ile, cihadla, dostlarına dost olmakla, düşmanlarına düşman olmakla kazanılır.

Allah’ı unutanı Allah unutur yani terk eder.

18) Ailemizi elde etmeye, kazanmaya önem vermek.

Ailemizi elde etmek, insan yerine koymakla, karşılıklı haklara riayet etmekle, ikram etmekle, hakkı-batılı, hayrı-şerri, helali-haramı ayırt edecek İslâmî ölçüye sahip kılmakla mümkün olur.

a) Kendi açığımızın olmamasına dikkat ederek,

b) Evde otorite olarak Hz. Peygamber'i takip ederek,

c) İyilik ederek, affederek, müsamaha göstererek,

d) Evde, İslâmî ölçüye sahip âlim denetiminde hakkı-batılı, hayrı-şerri, helali-haramı ayırt edecek İslâmî ölçüyü kazandıracak ders yaparak.

19) Günde yarım saat de olsa İslam büyüklerini anlatan kitap okumak.

Örnekleri büyük olmayan toplum, büyük insan yetiştiremez. Âlimane ve arifane hareket edebilmek için âlim ve ârifleri tanımak gerekir.

Bilgiden ilgi, ilgiden sevgi, sevgiden amel doğar.

20) Kadere teslimiyet göstermek.

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kuvvetli mümin, Allah’a zayıf müminden daha hayırlı ve daha sevimlidir. Her ikisinde de hayır vardır. Sen, sana yararlı olan şeyi elde etmeye çalış. Allah’tan yardım dile ve asla acziyet gösterme. Başına bir şey gelirse, “Şöyle yapsaydım, şöyle olurdu” diye hayıflanıp durma. “Allah’ın takdiri budur. O, ne dilerse yapar” de. Zira “şöyle yapsaydım” sözü şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar.”

(Müslim, “Kader” 34.)